Bazen tatlı bir söz, bazen aydınlatıcı bilgi ve davranış, bazen içten bir gülüşle bile yapabilirsiniz bunu. Birinin hayatına gerçekten dokunmak isterseniz, en zor anında yanında olup, ona omuz verirsiniz. Yalnız olmadığını hissettirirsiniz. Kimbilir farkında olmadan kaç kişinin hayatına dokundunuz ve kaç kişinin yaşamını anlamlı kıldınız?
'Birinin hayatına dokunduğun zaman, sadece onun hayatına dokunmakla sınırlı kalmazsın; tüm yaşamı boyunca ondan etkilenen herkesi etkilersin. Hiç bir eylem asla küçük değildir.' Der Danielle Doby
Bazı yaralar vardır ki insanda; kapanmış olsalar bile, dokununca sızlarlar. Yalnızlık da bunlardan biridir aslında… Siz mesela; böyle birine: 'Dokunmak istiyorum yalnızlığına.' Dediniz mi?
'Aşk iki yalnızlığın birbirine dokunması, birbirini koruması ve selamlamasıdır.' Diyor R. Marie Rilke.
Ama dokunamadığın birini özlüyorsan, bil ki; özlediğin, kalbine dokunmuştur çoktan… Peki ama nasıl derseniz:
' Dokunmak gözle başlar, sonra söz girer araya.” Diyen Tuğrul Tanyol haklıdır. O yüzden; 'Size değil, duygularınıza dokunan adamları sevin.'demek geliyor içimden bütün kadınlara…
Çünkü çoğumuz bilmiyoruz birinin kalbine dokunmayı, arızalıyız!
' Biz vurmayı dokunmak, kırmayı sevmek, öfkelenmeyi inanmak sanan çocuklardık. Ne kadar sevilsek tamir olmayız' Diyen Ece Temelkuran’ a katılıyorum. Çoğu kez, insanın kalbine dokunmak gerektiğini unutan insanlarız. Keşke böyle olmasak! Keşke değiştirebilsek kendimizi…