Zamlar ardı ardına gelirken, satın alma gücü düşen halk ne yapsın? Borcu borçla kapatan, kredi kartıyla karnını doyuran, kart borçlarını ödeyemeyen, yüksek kiraları karşılayamadıkları için ev bulamayan, insanlar ne yapsın? Halkın geçim derdi, politikacınınsa seçim derdi var!
Önümüz kış ve insanlar kara kara düşünüyorlar; nasıl ısınacaklar, nasıl çocukların okul giderlerini karşılayacaklar? Elektriğe, akaryakıta, suya, doğal gaza, çarşıya pazara para yetiştiremeyen, doğru dürüst beslenemeyen, ulaşım araçlarının fiyat artışlarına dayanamayan halk ne yapsın? “Ne yaparsa yapsın! “Diyen umursamaz bir sistem sarmalındayız ne yazık ki! Tıpkı aşağıda anlatacağım fıkrada olduğu gibi:
Siyaset
“Ali 3. Sınıfa giden zeki bir çocuktur. Bir gün öğretmeni Ali’ye:
- “Siyaset nedir?” diye sorar.
Ali düşünür ama, o çocuk aklıyla cevap veremez. Eve gider, kitaplara bakar, ama hiçbir şey anlayamaz. O da babasına sormaya karar verir:
- “Siyaset nedir?”
Baba düşünür. Ali’ye uygun bir yolla anlatmak ister:
- “Bu evde parayı getiren kim oğlum?”
- “Sen.”
- “Ben kapitalist rejimim. Peki parayı alıp, bizim yiyecek, içecek ve giyecek gibi ihtiyaçlarımızı karşılayarak, paranın nasıl harcanacağına karar veren kim?”
- “Annem.”
- “O da hükümet.”
- “Peki, küçük kardeşinle kim ilgileniyor?”
- “Dadım.”
- “Dadın işçi, beşikteki kardeşin gelecek, hepimiz senin için çalıştığımız için sen de halksın. Bunları iyi öğren, sabah sana kahvaltıda siyaseti anlatırım.”
Ali her şeyi not alır ve uyur. Gece garip seslerle uyanır. Bir de bakar ki, kardeşi ağlıyor. Yanına gidince altına pislediğini anlar. Hemen annesini kaldırmaya gider. Ama ne yaparsa yapsın, annesi derin uykuda olduğu için kalkmaz. Babasını uyandırmak ister, fakat babası yatakta yoktur. Dadısını uyandırmak için dadının odasına gider. Bir de ne görsün, babası dadının odasındadır. Babasıyla dadısını uygunsuz vaziyette yakalayan Ali’nin ağzından aynen şu kelimeler dökülür:
-“Kapitalist rejim işçiyi sömürüyor, hükümet uyuyor, gelecek bok içinde, halk ne yapsın?”