Hayatta her zaman ölçülü, dürüst ve hakkaniyetli olmak, güç elindeyken fırsat bilip, başkalarını ezmemek önemlidir. Çünkü öyle ya da böyle, yapılan her yanlışın, her kötülüğün, her haksızlığın, her hırsızlığın hesabı sorulur! Bu hesap, eninde sonunda fena halde ödetilir! Bugünün mazlumları olanlar, yarının zalimleri olarak karşınıza dikiliverirler!
Hiçbir güç, sonsuza dek kalmaz! Kibirlenmek, böbürlenmek bazen gerçeği görmeye, onu kabullenmeye engeldir!
“Dünyanın en yüce tahtına da çıksanız, oturacağınız yer, kendi kıçınızın üstüdür” der Friedrich Nietzsche.
O yüzdendir; vicdanını, karakterini ahlakını ve ruhunu şeytana satanlar, ne kadar güçlü olurlarsa olsunlar, hesap verme günü gelecek diye korkarlar! Korktukça da korkuturlar.
Zulümleri artar! Ama o kaçınılmaz sondan, bütün zalimler gibi kurtulamazlar! Dünya tarihi zalimlerin acı sonlarıyla doludur! İnsan başkalarına zulüm yaparken, çoğu zaman gücünden emindir. Bir gün yaptıklarının cezasını çekip, yargılanacağını düşünmez!
Tıpkı Nietzsche’nin dediği gibi;
“Bazen insanlar gerçeği duymak istemezler, çünkü sanrıları yıkılsın istemezler.”
Akıl ve sanata değer veren eğitimli toplumlarda haksızlık, hukuksuzluk ve zulme izin verilmez! Bu tür insanlardan da yönetici yapılmaz!
“Bir ülkede akıl ve sanattan çok servete değer verilirse bilinmelidir ki, orada keseler şişmiş, kafalar boşalmıştır.” Diyen Nietzsche haksız mı?
İnsan için zirveye çıkmak değil, orada kalabilmek önemlidir! Ama sizi zirveye taşıyanları artık önemsemiyorsanız, onlara acı çektiriyorsanız bilin ki; onlar sizi en aşağıya itiverirler!
Unutmayın hayat, er ya da geç insanın başkasına yaşattığı acıları, kendisine de yaşatıyor! O yüzden:
Meşhur sözdür; “ Ne oldum dememeli, ne olacağım demeli” insan.