“Asla”, sert bir sözdür, kesinlik ve netlik içerir. Asla dediğiniz şeyi kolay kolay çiğneyemezsiniz! Eğer bunu yaparsanız; güvenilirliğinizi kaybedersiniz.

Hani derler ya;

“ Büyük lokma yut, büyük konuşma! “ diye. “Asla!” dediğiniz şey, sizin tavrınızdır, duruşunuzdur, boyun eğmeyişinizdir! Mesela;

_ Asla adaletsiz biri olmayacağım.

_ Asla zalim olmayacağım!

_ Asla rüşvet yemeyeceğim!

Dediğinizde, bu “asla”lardan dönmemelisiniz! İnsanlar sizden bunu bekler. Özellikle, siyasetçiden, yöneticiden, bütün meslek sahiplerinden, anne_ babalardan ve her grup insandan etik değerlere uygun olan bu “ asla” ların sözünün tutulması beklenir!

Ama herkes, her koşulda bunu başaramaz! O yüzden; tutamayacağınız sözler için, siz siz olun; asla “asla” demeyin!

“ Politika ve ahlakı farklı ele alanlar, her ikisini de asla anlayamazlar.” Diyor Jean Jacques Rousseau.

Belki de bir politikacıdaki en büyük kusur budur. “Ben asla öyle biri değilim .” deseler de, o “ asla” nın içinin boş olduğunu bilirsiniz!

Çoğumuz, geçmişte yaşadıklarımıza takılıp kalırız. Bu bizi sadece tüketir.

Oysa Mevlana diyor ki;

“ Asla geçmişte yaşama. Daima geçmişten ders al.” Bilmem bunu kaç kişi başarıyor? Keşke yapabilsek…

Hayata dair fikirlerimiz var. Planlar yapıyoruz. Ama hayatın bize dair planlarını bilmiyoruz. Ve beklemediğimiz sürprizler, hesaplamadığımız gelişmeler, canımızı sıkıyor! Hesaplarımız şaşıyor, ezberimiz bozuluyor.

“ Sen cevapları ezberliyorsun ama, hayat asla aynı soruyu tekrarlamaz.” Diyor Osho. Haksız mı? Kimbilir kaç kez, hayatın sürprizlerine hazırlıksız yakalandık?

Bazen bazı insanlara çok güveniriz. Bizimle ihtiyacımız olduğunda ilgilenmeseler bile, onlar için mazeretler buluruz. “ Çok meşgul olmasa, asla beni ihmal etmezdi.” Demek, bizi rahatlatır. Buna inanmak isteriz. Çünkü yarattığı hayal kırıklığına, asla başka türlü katlanamayız. Oysa gerçek; Paul Auster’in dediği gibidir basitçe:

“ İnsanlar asla söyledikleri kadar meşgul değillerdir. İnsanların öncelikleri vardır. Ve bazen sıra sana gelmez.”

Hayat çoğumuz için zorlu ve adaletsiz olabilir. Hatta bu konuda ümidini kesen, hayata küsen insanlar da vardır. Her kapının yüzüne kapandığı anlarda bile, ümitli olmalı insan.

“ Asla ümidini kaybetme. Belki de elindeki son anahtar kilidi açacaktır. “ diyor Mevlana.

Yine bu konuda:

“ Kötülük ve hastalık, umudunu yitirdiğin anda seni yener. Onu asla yitirme. Ve asla umutların için savaştan kaçınma.” Diyor V. C. Andrews.

Bazen savaşacak, adaletsizlikleri engelleyecek gücümüz olmaz. Ama böyle zamanlarda;

“ Adaletsizliği engelleyecek gücünüzün olmadığı zamanlar olabilir. Fakat itiraz etmeyi beceremediğiniz bir zaman asla olmamalı.” Diyen Allie Wiesel’in sözlerini hatırlayın derim.

Bütün insanlara, ama özellikle zorda kalmış insanlara, iyi şeyler hissettirin. Çünkü Maya Angelou’ nü da dediği gibi;

“ İnsanlar söylediklerinizi ya da yaptıklarınızı unutur ama, onlara neler hissettirdiğinizi asla unutmaz.”