65 yıl önce yüzlerce Türkmen ileri geleni ve sivilin, eli kanlı canilerce insanlık dışı bir vahşet ile şehit edildiği 14-16 Temmuz 1959 Türkmen Katl*amı’nın acısı halen hafızalarda.
14 Temmuz 1959 günü Cumhuriyetin ilk yıl dönümüydü, Kerkük yüze yakın zafer takı ile süslenmişti. O gün yapılacak şenlik ve törenler için şehir adeta büyük bir bayram hazırlığı yaşamıştılar. Akşam saatlerinden itibaren halk cadde ve sokakları doldurmaya başlamış milli kıyafetler içinde kutlama töreninin başlamasını bekliyormuş.
Başlayan resmigeçit esnasında silah sesi duyuluyor. Eli kanlı caniler Türkmenler aleyhine çeşitli sloganlar atarak ve otomatik silahlarını çıkararak ateş etmeye başlamışlar. Silahsız ve sadece Cumhuriyet’in ilanının birinci yıl dönümünü kutlamaya çıkmış bulunan Türkmenler, otomatik silahların taraması ile dağılmaya başlamışlar.
Toplum mühendislerine göre belirli bir plana göre hazırlanmış olan katliam girişimi, 3 gün 3 gece sürmüş ve tarihe “Kerkük Katliamı” olarak geçen katliam başlamış oldu.
Ardından, saldırganlar Türkmenlerin yoğun yaşadığı Kerkük Kalesi’ne havan topları ile saldırıp, daha önceden tespit edilen Türkmen evlere baskınlar düzenlenerek, Türkmenlerin lider kadrosunu tasfiye planı işleme koyulmuş. Çok sayıda Türkmen ileri gelenleri evlerinden alınarak, Kerkük Kışlası’na götürülmüşler ve burada kurulan sözde halk mahkemelerinde, beş–on dakika içinde yargılanarak kurşuna dizilmişler.
En eski tarihlerden bu yana güneyimiz bölgemize sınır coğrafyalarda Türk devletleri olduğu gibi oluşmuş yerleşimlerde hep Türkmenler olmuştur.
Türkmen varlığından rahatsız olanların niyetlerini aklı başında her Türk anlıyor elbet. Emperyalist oyunları, güneyimizde oluşturulmaya çalışılan ter*r koridoru ve ekonomik kaynakları ele geçirme operasyonlarının başlangıcı olarak, Kerkük katl*amını kabul edebiliriz.
Kerkük Katl*amı’nın 65. yıl dönümünde şehitlerimizi minnet ve saygıyla anarak, Kerkük Türk’tür, Türk kalacaktır deriz.