Bilirsiniz; “ Çok mal haramsız, çok söz yalansız olmaz.” Derler. Aslında
herkes yalan söyler ama, bunu kabul etmez. İnsan neden yalan söyler derseniz;
_ Çıkarları için,
_ Cezalandırılmamak için,
_ Korktuğu için,
_ Başkalarını korkutmak, onlar üzerinde güç kullanmak için,
_ Başkalarının takdirini kazanmak için,
_ Başka birini korumak için vb.
Hitler: “ Eğer bir yalanı yeterince uzun, yeterince gürültülü ve yeterince
sık söylerseniz, insanlar inanır. İnsanları bir yalana inandırmanın sırrı,
yalanı sürekli tekrar etmektir. Sadece tekrar, tekrar ve tekrar söyleyin.”
Demiş ve bunu sahada kullanarak, iktidarda kalabilmiştir.
Günümüz dünyasında da Hitler’in bu tavsiyesine uyan çok sayıda politikacı
var ne yazık ki! Yalan ve yalancılık konusunda, artık uzman olan bazı insanlar;
yalnızca siyasette değil, farklı mesleklerde de boy gösteriyor!
Bu konuda Balzac diyor ki:
“ Yalancılık meslek dalı olarak ilan edilmeli artık, çünkü çok fazla ustası
var.” Gerçekten de öyle değil mi?
Bazen yalanlar, iftira boyutuna gelir, pek çok insanın canını yakar. Ama
çoğu kez yalancının vicdanı hiç sızlamaz! Neden olduğu acıları asla umursamaz.
Bunun sayısız örneklerini yaşadı ve gördü insanlık maalesef.
“ Öyle insanlar var ki; Ne söylediği yalanlar biter, ne de söylediği
yalanlar vicdanını rahatsız eder.” Diyor La Edri
Bazen de insanlar, kendilerini daha iyi, daha farklı göstermek için yalan
söylerler. Uzman yalancılar; bizi inandırırlar da, “iyi insanlar” olduklarına.
Sonrasında, maskeleri düştüğünde, gerçek yüzleri ortaya çıkar ve ona inananlar,
büyük bir hayal kırıklığına uğrar!
Bunu hemen hemen hepimiz yaşamışızdır! İnsanlar hakkında yanılmak,
aldatılmak, öfkelendirir bizleri.
Ama L. Tolstoy; “ İnsanları yalan söylediklerinde dinlemeyi severim. Çünkü,
olmak istedikleri, ama olamadıkları insanları anlatırlar.” Diyor.
Ne kadar doğru değil mi? Tıpkı “ ahlaksızın” ahlak, “terbiyesizin” terbiye
konusunda ahkam kesmesi gibi bir şey bu!
Böyle tiplerin konuşmasını dinlemek, gerçeği bilenler için, eğlenceli de
olabilir tabii.
Yalanlar ve yalancılar, doğrular ve doğrucular arasında gidip gelen
dünyamızda, hangisi üstünlük sağlayacak derseniz;
Mark Twain’in bir cevabı var:
“ Doğru pabucunu giymeden, yalan dünyayı dolaşır.”