Bizim işimiz halkın arasında olmak, halkın dertleriyle ilgilenmek, kamu yaranın korunmasına yönelik, kişi ve kurumlarla istişarelerde bulunarak toplumsal yaşamda aksaklık ve eksiklikler üzerinde yoğunlaşarak çözüme odaklı faaliyetlerde bulunmaktır.
Özellikle yaşadığı şehri ve insanını seven aydın, kariyer sahibi sağ duyulu muhterem insanlarımızla dirsek teması sağlayarak ülkemizin ve toplumumuzun ali menfaatlerinin korunmasına matuf projeler geliştirerek kurumlarımızla paylaşmak, yaşama geçirmek işimizin bir başka parçasıdır.
1) Kentimizi kendi merceğinden bakıp inceleyerek doğru olanı önermeyi düstur edinen bir aydınımız bana dedik ki; Antalya'daki ATATÜRK evinin balkonu ters tarafa planlanmıştır. Bu durumda balkonla ilgili bir revizyon çalışması yahut uygun bir tadilat çalışmasıyla bu yanlışlığın giderilmesi gerekiyor. Bu konu hangi kurumu ilgilendiriyorsa kamuoyu olarak bu durumun icrasını beklemekteyiz.
2) Akdeniz Üniversitesi civarındaki hayat parkındaki Atatürk heykelinin, kendisine yakışmadığını, benzemediğini hatırlatalım. Bu eserin aslına uygun olarak, ilgili kurum tarafından ele alınıp kusurun telafisi gerekmektedir. Ata’mıza olan saygımızı gösterelim.
3) Son zamanlarda arabalarda, sağda solda, köşelerde değişik vesilelerle kullanılmış
Atatürk'ün imzasına tanık oluyoruz. Atatürk'ün orijinal imzasında çengel olmadığı halde, kişilerce türetilen imzaların çengelli olduğunu görüyoruz. Dikkat edilmeli ve düzeltilmelidir. Şehrimizde çok sayıda kazaya sebep olan, can ve mal güvenliğimiz için çok ciddi tehdit vasıtası durumundaki illegal imalat ve illegal seyahat aracı olan "skutur" adı verilen bu alarm çıngıraklı, delikanlıların oyuncaklarının Sahibi kimdir? Her türlü tehlikesiyle, kent trafiğine verdiği zararlar, Toplumsal psikoloji üzerine yaptığı baskılar, yol-sokak- cadde ve kaldırımları
Fuzuli işgale maruz bırakan bu garip imalatların durumu basında yayında defalarca gündeme getirildiği halde hiçbir kurum, kuruluş, şahıs ve benzeri kaynaklardan ses seda yok.
Bilinmektedir ki bu araçların yarattığı hayati tehlike, ekonomiye verdiği Amansız zararlar vb. Sebeplere dayalı olarak, halkı kahreden bu cisimler Fransa'da toplatılmıştır.
Taksici esnafı, toplu taşımacılık yapan esnafımız, halkımız, bilumum kamu Oyunun tansiyonu yüksek, bu tehlikenin arkasında kim bulunuyor? Allah aşkına; eğer bu konuyla ilgili bir kurum, bir sorumlu, bir sektör varsa bu vahamete neden engel olunmuyor? Çıkın bir açıklama yapın," bu işe biz karışmıyoruz. Bu husus falanca kurumun görevidir" deyin. Ben bu ülkeye halen 60 yıldan bu yana hizmet veriyorum. Ben ve emsallerim, Türk toplumu böyle bir garabete asla tanık olmadık. Bu konu seyahat özgürlüğü teraneleriyle Geçiştirilemez. Otobüs var, minibüs var, tramvay var. Bu ne rezalettir yahu, illa onlarca canın yok olması mı gerekiyor. Yahu bize tavsiyede bulunun lütfen, bunu birilerine anlatmak için nasıl bir dil kullanılmalı? Toplum büyük bir Hezeyan ve çaresizlik içinde, milyonların sesi ne zaman duyulacak?