Orman yangınlarına yeterli müdahalenin sağlanamaması, yangınların hala kontrol altına alınamamış olması, afet anlarında görev almasını beklediğimiz Türk Hava Kurumu (THK) tartışma konusu oldu.

 

    Tarım ve Orman Bakanı’nın, “THK ile problemimiz yok, elindeki uçaklar uçabilecek durumda ve kapasitede değil” şeklindeki açıklamaları kamuoyunda tartışma konusu oldu. Kamuoyunda epey süredir gündem olan bu uçak konusunda bilen bilmeyen konuşur oldu. Vatandaşlar, Türkiye'nin bu tür afetlere hazırlanması için neden kurumun kapasitesinin artırılmadığını, modern araçlarla donatılmadığını sorar oldu.

 

    Birçok televizyon programında, sosyal medyada tartışmalar kafa karıştırsa da; gerçek olan ülkenin cayır cayır yanıyor olması. Başta Antalya’mız olmak üzere tüm sahil bölgelerimizden feryatlar duyuyoruz. Bu feryatları saptırıp siyasi malzeme yaparak gerilim yaratmak isteyen birtakım taraflı düdüklere de şahit oluyoruz.

 

THK ile gerilim yaşanmış ve kayyum atanmış

    2019 yılındaki yangınlar sırasında THK yönetimi ve iktidar arasında gerilim yaşanmıştı. Bazı iddialara göre, THK uçaklarının uçabileceği, fakat taşıdığı su miktarının yetersiz olduğundan ötürü tercih edilmediği öne sürülmekte. Bazı iddialar ise, iyice sinir bozucu. Yangınlarda kullanılacak helikopterler için, özel bir şirketle anlaşma yapıldığı ve de bu şirketin helikopterleri dış ülkelerden kiralayıp hükümete tekrar kiraladığı. Yani bir nevi aracılık yaparak gelir elde ettiği. Böyle bir şirketin varlığı ve helikopter kiralama işini yaptığı doğru mu bilemiyorum. Böyle uygulamalara bazı belediye ihalelerinde de rastlamıştık. İhale şartnamesinin arasına bir madde eklenir, gelişmiş bir makine şartı koyulur, zaten o makinenin olduğu firma bellidir ve ihale de o firmada kalır. Bazen de Antalya’da olduğu gibi, belediye başkanı meclisten yetki alıp istediğine tahsis yapar. Bazen de büyük ve görkemli projeleri belediye bütçesinden harcayarak yapar, sonra da belediyenin işletme şirketleri dururken aracı bir şirkete ihale ediverir.

 

Gelelim tarihi THK’ya...

    Bu kurumu dışlayacağımıza aynı son yıllarda kurulan bazı yardım kuruluşları, gençlik yetiştirme adı altındaki kurumlara yapılan destek gibi destek neden verilmemiş? THK'ya atanan kayyum yönetimi kurumun kapasitesini artırmaya dönük adımları neden atmamış. Öğrendiğimize göre, 2020 yılında kurumun 10 taşınmazı satışa çıkarılmış. 2021 yılında bu sayı arttırılmış. Bu konuda eski milletvekillerinden Haluk Pekşen’in öne sürdüğü iddialar oldukça şaşırtıcı. Haluk Pekşen’in hazırladığı yolsuzluk raporlarına da ses veren olmamış. Pekşen’in iddiasına göre yapılanlar, THK’nin büyük malvarlıklarının ele geçirilmesi ve düşük değerle satılması.  

 

    Anlaşılan içten içe çürümekteyiz. Pandemi bir yandan, pahalılık ve işsizlik öbür yandan. 160 ay vadeli 100 binlerce liralara ev almaya zorlanan evsizlerin derdi yanı sıra bir de ülkenin yanması. Acaba Osmanlı’nın son dönemleri gibi Yüce Allah bu dönemde de bizi cezalandırıyor mu?