Siyasilerin ve tuzu kuruların derdi seçim, ama halkın gerçek gündemi ise geçim. Geçim derdi, açlık, yoksulluk, işsizlik yetmezmiş gibi, üstüne bir de zamlar ve hayat pahalılığı insanları dehşetli korkutuyor!
Açlık, barınma, bu kış günlerinde ısınma, her şey ama her şey, insanları zorluyor. Geçim derdi ve yaşam savaşı halkın yegane gündemi oluyor!
'Açlık, kılıçtan bile keskindir. ' diyor Beamont Fiketcher.
Açlıkla terbiye edilen toplumlarda, insanların özgür iradeleri ile hareket etmeleri zordur. Bütün dünyada cahil, aç ve yoksul bırakılmış insanları yöneten zorbalar, bunu gayet iyi bilir ve kullanırlar!
Bu konuda Victor Hugo diyor ki;
'Öyle alçak bir kapıdır ki açlık, geçilmesi zaruri oldu mu, insan artık ne kadar büyükse, o kadar çok eğilir.'
Bunu kullanan siyasetçilerin, bütün dünyada değişmeyen taktiği; toplumu yoksullukta eşitlemek oluyor! Çünkü aç insanı yönetmek daha kolaydır.
' Aç insan kolay kandırılır.' diyen Katherina Mansfield haklıdır aslında.
Yoksulluk; ne çocuklara çocukluklarını yaşatıyor, ne de gençlere gençliklerini. Ülkemizde okula aç giden çocuklar olduğunu ve sayılarının her geçen gün arttığını bilmek üzüyor insanı.
Gençliklerinin baharındaki üniversite öğrencileri ise, yalnız beslenme değil, barınma sorunu da yaşıyorlar. Bu yüzden üniversite öğrenimini bırakmak zorunda kalan gençlerin sorunlarına el atmak gerek.
Yerel yönetimler için aday olan herkese önerimdir; bırakın mega projeleri filan, önce çocukların ve gençlerin yeme, içme, barınma sorunlarına el atın. Ülkedeki kadınlara yönelik erkek şiddetine karşı, kadın sığınma evlerini çoğaltın. Elinizdeki bütün imkanları, kısıtlı bile olsa, “ insan odaklı” projeler için seferber edin. Açlık, yoksulluk ve çaresizlik, beklemez çünkü!