Statü göstergeleri ile görgüsüzlük belirtileri arasındaki
farkı, halkımız o engin sezgisi ile iyi bilir. Bunun için de bir atasözü
vardır: “ Servet fısıldar, zenginlik bağırır.” Derler. Gerçekten de doğrudur.
Gerçek statü sahipleri, kendilerini diğerlerinden ayıran ve ancak dikkat edildiğinde ortaya çıkan ince ayrıntılar ve ince zevkler ve asil ruh halleriyle fark edilir. Üstelik fark edilmeyi istemedikleri halde fark edilirler.
Görgüsüzler ise, aslında sahip olmadıkları ve hiç bir zaman da gerçek anlamda sahip olamayacakları yüksek statü ve kaliteli insan özelliklerine, statü sembollerine yatırım yaparak, bol bol böbürlenip, boş boş şişinerek ve insanlara akılları sıra tepeden bakarak ulaştıklarını sanırlar! Tıpkı “dram” oynadıklarını sanan ama aslında “ komedi” oynayan yeteneksiz oyuncular gibi...
Statü göstergesi; üstünlük düzeyinin yansımasıdır. Ama aynı zamanda statü; insan İçin saygınlık ve yaşanan çevrede daha fazla hak sahibi olmak demektir. Kişinin toplumdaki konumunda belirleyici olan statü sembolleri, genelde maddi değerlerle ilgilidir. İşte tam da bu noktada ülkemizde statü göstergeleriyle, görgüsüzlük belirtileri birbirine karıştırılmaktadır!
Oysa, bu ikisi arasındaki ince çizginin ayrımında olanlar bilirler ki;
Gerçekte statü sembolleri, insanın değerler sistemindeki yönelişini, diğer insanlara gösterme isteğidir. Başkalarına gösterecek eğitim, bilgi birikimi, değerli duygu ve düşüncelere sahip olmayanlar, yani kendi iç değerlerini yaratmanın zorluğuna katlanmamış insanlar, bunu maddi değerlerle göstermeye çalışırlar. ( Gösterişli arabalar, markalı giyecekler vb.) Ve sahip oldukları statü göstergesi maddi varlıklarını, aleni ve adeta gözümüze sokarcasına teşhir ederler. Ellerine geçen her türlü ünvanı, politik güç veya iş hayatının sağladığı pozisyonları, hep güç gösterisi haline getirirler ve varlıklı olmayı, var olmakla eşdeğer tutarlar! ( “ Sen benim kim olduğumu biliyor musun?”) klasik cümlesi, bunların ağzında adeta sakız olmuştur!
Oysa onlar bilmezler ki; “ Var olmak, biçimsel özellikleri ve gösterişi aşan birikimleri ve eğitimi gerektirir.”
Üzücü olansa, artık parmakla gösterilecek kadar azalan eğitimli ve birikimli insanlar yerine, giderek çoğalan ve eskilerin deyimiyle “ kifayetsiz muhterisler” grubuna dahil olan görgüsüzler, her yeri istila etmiş gibiler. Yakın ve uzak çevrenize bir bakın, onlardan ne çok var!