Türkiye ne Avrupalı ne de Asyalı ola bildi. 'İki arada bir derede' deyimi tam da bizi ifade ediyor. Şöyle veya böyle, 'Anadolu topaklarında git gelelerle 'oyalanıyoruz.
Yani ne oralı ne de buralı olduk…
Türkiye, Hristiyanlıkla, Müslümanlık arasında kalmışlığın çaresizliğini yaşıyor. Aslında Asya’yı Avrupa'ya bağlayan bir coğrafyanın sahibi olarak bu olanağı fırsata çevirememenin tanımı 'beceriksizliktir'.
İlim, bilim, refah ve teknoloji 'Batı Avrupa’da.
Monarşi, oligarşi, teokrasi benzeri dikta idare şekilleri Doğu’da. Yani biz Müslümanlarda halen hüküm sürmektedir.
Nedeni ise gayet açık ve nettir. Din adına dincilik yapan ve insanları kul ve köle yapan siyasetçilerdir.
Bilhassa, Müslüman ülkelerin idare içeriliği cumhuriyetten uzak, diktatör, kral, şeyh, ağa, paşa ve din adamları devlet ve siyaseti elinde tutma isteği, din ve mezhepten yararlanan bir avuç insan laikliği 'Gavur' icattı diye dindar insanlara pompalamaya ve beyin yıkmaya devam ediyorlar.
Buna göre, Türkiye dahil tüm Asya kıtasında olan Müslüman ülkeleri, Hristiyanlarla kıyasladığımızda kısmen Orta Çağ gericiliğini yaşatmakta kararlı görünüyorlar.
Müslüman ülkeleri içinde Türkiye Cumhuriyeti 'sözde' demokratik, laik ve sosyal bir hukuk devleti görünümünde olsa da öyle olmadığı bir gerçektir.
T. C. Anayasa Mahkemesi’ni (AYM) tanımayan bir hükümet demokrat olabilir mi?
Örneğin; 1900 yılların son 30 yılı Cumhuriyet’in yıkılması, Şer’i hükümlerin geri gelmesi için o zamanın Fettullah Gülen Hoca Efendisi, günümüzün vatan haini (FETO) ve faşizmin önderi gericilerin efendisi Kenan Evren, İran şürekasıyla iş birliği yaparak laik Cumhuriyet’in altını oyarak dinci ve kincileri güçlendirmedi mi?
Türkiye’ye Cumhuriyeti'ne 'Şeriat' gelemez diyenlere duyurulur.
Başbakan Recep Tayyip Erdoğan Mısır ziyaretinde 'Ben Recep Tayyip Erdoğan olarak Müslümanım ama laik değilim' dedi mi dedi.
AKP’li Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan, diyanet akademisi Mezuniyet Töreni’nde 'İslam’ın hayata dair kurallarının bütünü olan şeriata düşmanlık, dinin kendisine husumettir' dedi mi dedi. 100 Yıldan beri bu ülkeye şeriat gelir diyenler 'Yalan söylüyor, iftira ediyorlar' diyenlere duyurulur.
Bu gidişle şeriatın kendisi gelmese de 'şer’i hükümler' kıyıdan, köşeden, şuradan buradan laik Cumhuriyet’in içine kadar zerk edilmiş durumda.
Arap seven Türk düşmanları, özgür vatandaşlık yerine kul olmayı tercih edenler o kadar çoğaldı ki…
Bir yanda Diyanet diğer tarafta tarikat ve cemaatler, İktidar dan almış oldukları ödenek ve muazzam para yardımı yanı sıra ihaleler, AKP ve diğer muhafazakâr partilere yeni 'sözde' dindar nesiller yetiştirdikleri sürece sol ve sosyalistler partiler iktidar yüzü göremeyecekleri gibi şeriatın gelmesi çok uzak sayılmaz.
Geliyor gelmekte olan şeriat…