Dünya Kadınlar Günü, yüz yılları aşkın bir süredir kadın hakları için verilen mücadelenin sembolü haline gelmiş bir gündür. Ancak Türkiye'de kadınlar, sadece bir gün değil, her gün yaşama hakları, özgürlükleri ve insan onurları için sürekli bir sınavdan geçerek ağlamktadırlar.

Kadın Cinayetleri ve Erkek Adaleti

Kadın cinayetleri, Türkiye’nin en yakıcı sorunlarından biri olmaya devam ediyor. Her gün bir kadın, en yakınları tarafından ya da toplumun sessizliğine güvenen bir erkek tarafından katlediliyor. "Çok sevdiğim için yaptım", "Kıskandım", "Beni aldattı" gibi bahanelerle suçu hafifletmeye çalışan bir hukuk sistemi, kadınları korumaktan ziyade katilleri cesaretlendirmektedir.

Kadın İstihdamı ve Ekonomik Bağımsızlık 

Kadınların ekonomik bağımsızlığı, yaşamlarını kendi seçimleri doğrultusunda kurmalarının en temel unsurlarından biridir. Ancak, Türkiye'de kadın istihdamı hem oran olarak düşüktür hem de var olan işlerde cinsiyet ayrımcılığı sürmektedir. Eşit işe eşit üret prensibi hayata geçmemekte, kadınlar "anne" olduğlarında çalışma hayatından dışlanmakta, ekonomik olarak daha da kıskaca alınmaktadır.

Tarikatlar ve Kadın

Son yıllarda giderek güçlenen tarikat yapıları, kadınların sosyal hayattaki varlığını tehdit etmektedir. Özgürlükleri kısıtlanan, giyimleri ve davranışları üzerinden yargılanan kadınlar, kamusal alanlardan uzaklaştırılmaya çalışılmaktadır. İstanbul Sözleşmesi’nin feshedilmesi gibi kararlarla kadınların hukuk önündeki güvenceleri dahi sarsılmaktadır.

Anne Olan Kadına Yönelik Barbarlık

 Kadınlar, anne olduklarında toplumsal algılar tarafından büyük bir baskı altına alınmaktadır. Bir yandan "fedakâr anne" olması beklenirken, diğer yandan ekonomik olarak sırtından hiç inmeyen yüklerle mücadele etmek zorunda bırakılmaktadırlar. Kadının, anne olduktan sonra kendi hayatından feragat etmesi beklenirken, aynı zamanda "eksik" bulunduğu noktada acımasızca eleştirilmektedir.

Mücadele Devam Ediyor

 Kadınlar, tarih boyunca baskı ve zulme karşı mücadele etmeyi sürdürmüştür. Bugün de tarikatların, hukukun eksikliklerinin ve toplumsal önyargıların yarattığı engellere rağmen direnmeye devam ediyorlar. 8 Mart, sadece kutlanacak bir gün değil, kadınların yüzyıllardır verdikleri hak ve özgürlük mücadelesini büyütme günüdür. Gerçek eşitliğin ve adaletin tesis edildiği bir dünya için bugün bir kez daha sesimizi yükseltiyoruz!

Türkiye’de kadınlar haklarını korumak için ne yapmalı?

1.    Hukuki Bilinç. 

2.    Anayasa, Medeni Kanun ve İstanbul Sözleşmesi gibi yasal haklarını bilmeli ve gerektiğinde hukuki destek almalı.

3.    Eğitim ve Ekonomik Bağımsızlık: Eğitim ve mesleki gelişime önem vererek ekonomik bağımsızlık kazanmalı.

4.    Dayanışma ve Aktivizm: Kadın hakları dernekleri ve platformlarına katılarak toplumsal dayanışma içinde olmalı.

5.    Şiddete Karşı Mücadele: 6284 Sayılı Kanun kapsamında şiddete karşı hukuki yolları kullanmalı ve gerektiğinde sığınma evlerine başvurmalı.

6.    Siyasi Katılım: Yerel ve ulusal siyasete katılarak kadın temsiliyetini artırmalı.

7.    8 Mart Dünya Kadınlar Günü’nde unutulmamalıdır ki gerçek özgürlük, kadınların tarikat ve cemaatlerin baskısından kurtulup eğitim hakkına kavuşmasıyla mümkündür. Kadın, aklı ve iradesiyle özgürleşmeli, bilimle ve eğitimle güçlenmelidir. Eşit ve adil bir dünya için kadınların eğitimi şarttır!

8.    Tarih boyunca birçok tarikat ve dini yapı, kadınların eğitimine sınırlamalar getirmiştir. Ancak Alevilik gibi bazı inanç ve kültürel yapılar, kadın ve erkeği eşit gören, kadını toplumsal yaşamın merkezine koyan anlayışlarıyla ancak bu baskıcı yapılardan kurtuluş olacaklar.