Türkiye’nin siyasi durumu son yıllarda çok tartışmalı ve gergin bir hal almış durumda. Cumhurbaşkanı AKP Genel Başkanı ve Cumhurbaşkan Recep Tayyip Erdoğan’ın politikaları özellikle son 10 yıl süre içinde çok acımasız yönetim tarzı, pek çok kişi tarafından eleştiriliyor. Özellikle muhalefet partilerine yönelik baskılar, belediye başkanlarının görevden alınması, kayyum atamaları ve tutuklamalar, ülkede demokrasi ve hukukun üstünlüğü ile ilgili ciddi endişelere yol açtı.

Erdoğan’ın ve iktidarının geleceği ile ilgili olarak, bu süreçte neler olacağı belirsiz. Ancak şu anki iktidarın sertleşen politikaları, toplumsal direncin artmasına yol açabilir. Bu süreçte, özellikle ekonomik sıkıntılar ve toplumsal huzursuzluklar daha fazla tepki doğurabilir. Birçok kişi, Erdoğan’ın şu ana kadar yaptıklarından daha fazla otoriter bir yönetim tarzına doğru gittiğini düşünüyor, ancak bu durum uzun vadede toplumda ciddi karşıt tepkiler de oluşturabilir demmiyeceğim zira oluştu bile.

İstanbul Büyükşehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu, hakkında açılan yolsuzluk ve terör suçlamaları nedeniyle tutuklanarak cezaevine gönderildi. Bu durum, geniş çaplı halk protestolarına yol açtı. Muhalefet ve birçok gözlemci, bu suçlamaların siyasi saiklerle yapıldığını ve İmamoğlu'nun 2028'deki cumhurbaşkanlığı seçimlerinde Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın güçlü bir rakibi olmasını engellemeyi amaçladığını düşünüyor. 

İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından, Türkiye genelinde on binlerce kişi sokaklara dökülerek kararı protesto etti. Bu gösteriler, son on yılın en büyük kitlesel eylemleri olarak nitelendiriliyor. Protestocular, tutuklamanın demokrasiye bir darbe olduğunu belirterek, İmamoğlu'na desteklerini ifade ettiler.  

Muhalefetteki Cumhuriyet Halk Partisi (CHP), İmamoğlu'nun cumhurbaşkanlığı adaylığını desteklemek amacıyla sembolik ön seçimler düzenledi ve milyonlarca vatandaş bu sürece katıldı. Bu durum, halkın İmamoğlu'na olan desteğini ve mevcut hükümete karşı tepkisini gösteriyor. 

Özetle, Cumhurbaşkanı Erdoğan'ın İmamoğlu'na yönelik tutumu, onun siyasi yükselişini engelleme çabası olarak görülüyor ve bu durum geniş halk kesimlerinin tepkisine yol açıyor.

Ekonomi içler acısı

Döviz kuru, enflasyon ve ekonomik kriz de halkın yaşam standartlarını olumsuz yönde etkiliyor. Bu ekonomik sıkıntılar, iktidara olan güveni sarsıyor ve toplumsal huzursuzlukları artırıyor. Gezi Parkı eylemlerinin ardından hükümetin izlediği politika ve tutum, birçok kesimde demokrasiye darbe yapıldığı izlenimini yaratıyor. Ayrıca, Suriye’deki Alevi nüfusuna yönelik yapılanlar ve ülke içindeki kutuplaşmalar da pek çok kişiyi rahatsız ediyor

Ekrem İmamoğlu'nun tutuklanmasının ardından Türkiye genelinde geniş çaplı protestolar düzenlendi. Bu durum, halkın önemli bir kesiminin Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın politikalarına ve söylemlerine karşı güvensizlik duyduğunu göstermektedir. Özellikle gençler, öğrenciler ve sendikalar, Erdoğan'ın artan otoriter tutumuna ve ekonomik sorunlara tepki göstererek protesto e ktmeleri kümsenecek bir olat değil.

Ayrıca, AK Parti'nin son yerel seçimlerde ikinci parti konumuna düşmesi, Erdoğan liderliğindeki partinin halk nezdindeki desteğinin azaldığını göstermektedir.  

Bu gelişmeler, halkın önemli bir kesiminin Erdoğan'ın söylemlerine ve politikalarına olan inancının azaldığını göstermektedir

Türkiye’nin bu gidişatının nasıl sonuçlanacağı, özellikle muhalefetin tutumuna, halkın tepkilerine ve uluslararası baskılara bağlı olacak. Eğer demokrasi ve özgürlükler konusunda ciddi bir geri adım atılmaya devam edilirse, toplumsal huzursuzluklar daha da artabilir.