Geçmiş hikâyelerden savaş zenginlerini, ne sebeple zengin olduklarını dinlerdik.


Osmanlı’nın yıkılışı süreçlerinde ekonomiyi ellerinde tutan yabancı şirketleri, yabancı ürünleri Osmanlı topraklarına sokan ithalatçıları, saraya sızan art niyetli ekalliyeti, tarihçilerin ortaya çıkardığı belgelerden öğreniyoruz.


Cumhuriyet’in kuruluş yıllarında, Atatürk’ün önünü kesmek için verdikleri uğraş da malum. Atatürk’ün yurt gezilerinde sorup da aldığı cevabı birçoğumuz biliriz. Mustafa Kemal Atatürk, Mersin gezisindeyken şehirde gördüğü büyük binaların kimlere ait olduğunu sormuş. Kirkor'un, Yargo'nun, Solomon'un olduğunu söylediklerinde, 'Onlar bu binaları yaparken siz neredeydiniz?' diye sorunca, Toplananların arasında bir köylünün, ‘Biz Yemen’de Tuna boylarında, Balkanlar’da, Arnavutluk Dağları'nda, Kafkaslar’da, Çanakkale'de savaşıyorduk Paşam’ diye seslendiğini duyunca, hatıralarında konuyla ilgili olarak, ‘cevap veremediğim yegâne insan, bu aksakallı ihtiyar olmuştur' demiştir.


Yıllardır satılan ekonomik varlıklarımızın el değiştirdiğini, yabancılara satıldığını, yabancıların bankaları satın aldığını medyadan öğreniyoruz. Bereketli topraklarımızda yetişebilecek birçok ürünün ithal edildiğini duyuyoruz. Çiftçimizin gübre ve mazot artışlarından üretim zorluğu yaşadığı son yıllarda, bir de yüksek faizler ve dolar artışları yaşanır oldu.


Osmanlı Sultanı Abdülhamit Han döneminde yaşanan yabancı bankerlerin ekonomiye verdiği zararları, Duyunu Umumiye gibi utanç verici baskıları, Allah korusun, yaşar mıyız diye korkar olduk.


Son dolar artışları ve Merkez Bankası’nın neredeyse her üç günde bir aldığı kararlarla bile istikrarın sağlanamadığı gerçeği karşısında, insanın aklına geçmişteki savaş zenginleri geliyor.


İkide bir biraz düşüp, sonrasında çok yükselen doları, kimler alır satar. İnşaat sektörü, Türk vatandaşları için mi yoksa dolarla ülkemize gelen yabancılar için mi daire üretir. Birçok deli sorular aklımıza gelmekte.


Belki de iktidar mensuplarının dile getirdiği gibi ekonomik savaş mı başladı. Savaşların artık kılıçla, süngüyle yapılmayıp ekonomiyle yapıldığının bilincinde olan biri olarak, yeni dönem savaş zenginlerini önlemenin yolunu bulmalıyız.


Hoşça kalın, bari elde kalana sahip çıkın