Kızım Nehir; henüz 14 yaşında! 3 gündür için için ağlıyor; sokaktaki canlara.. 28 Temmuz öğleden sonra başlayıp 30 Temmuz’un sabah saatlerine kadar süren Meclis görüşmelerini birlikte izledik. Kamuoyunda Katliam Yasası olarak bilinen ‘’Hayvanları Koruma Kanununda Değişiklik Yapılmasına Dair Kanun Teklifi’’ görüşüldü Meclis’te..

Kızımla birlikte saatlerce Meclis TV’den Genel Kurul çalışmalarını izleyerek merakla bekledik; acaba sahipsiz canlara kıyılacak kanun kabul edilecek mi diye! Ne yazık ki bu vicdansız yasaya ‘Evet’ dediler.. Bu yasa, elbette önemli vicdani tepkiler doğuracak bir yasadır.

Nehir, bir gün sonraki gazeteleri ağlayarak okudu.. ‘’Baba yasayı kabul ettiler, bir de üstüne Mecliste topluca fotoğraf çektirip hep beraber tatlı yemişler.. Bu nasıl bir vicdan’’ dedi bana..

Ülkemizde sokaklarda yaşayan 6-7 Milyon civarında kedi-köpek olduğu tahmin edilmektedir. Tarım ve Orman Bakanımız İbrahim Yumaklı’nın sokak hayvanları nedeniyle vukuu bulan ölümlere dair yaptığı paylaşımda beş yılda 55 kişi “hayvan ilişikli trafik kazaları”nda öldü, 5 bin civarında kişi de yaralandı. Yıllık ortalama vaka sayısı 1011.. Peki bunlardan kaçı hayvan saldırısı, belli değil. Diyelimki tamamı hayvan saldırısı olsun..

Bununda istatistiğini yaparsak eğer; % 0,000143 oranında olduğunu görüyoruz.. Yani 1 Milyon hayvan başına 143 vaka.. Yasa ne diyor peki; bütün kimsesiz sokak hayvanları suçludur!. Yakala, barınaklara tık.. Ve sübjektif değerlendirme yap.. Sonrada; Öldür!

Sokak hayvanları sorunu katliam yaparak değil, çok daha insani ve vicdani çözümlerle halledilebilirdi oysa.. Önceki yazımda da belirttiğim gibi “Sokak Hayvanları Vergisi “ adı altında,  cep telefonu faturalarına yada petrol alımlarına konulacak çok cüzi oranlı vergilerle sokak hayvanları rehabilite edilebilir,  kısırlaştırılabilir.. Ve yaşatılabilir.

Yapmayın beyler.. ALLAH’ın verdiği canı almak bu kadar ucuz olmamalı.. Kızım Nehir’i ağlatmak bu kadar kolay olmamalı!..

Beri taraftan Meclis görüşmelerinde çok saygıdeğer bir Grup Başkanvekili, muhalefet sıralarını işaret ederek; ‘’Sahipsiz Köpekler’’ diye bağırıyor.. Sonra da özür diliyor! Yapma dostum; sahipsiz köpekler diye işaret ettiğin kişiler milli iradenin tecellisiyle meclis koltuğuna oturan milletvekilleri sonuçta! Neden bu kadar pespaye bir dil kullanılıyor anlamıyorum. Yaşım itibariyle TBMM’nin son 45 yıllık yakın geçmişini çok iyi hatırlıyorum.. 1980 öncesi Akşam ajanslarında radyodan, sonraki yıllarda siyah-beyaz ve tek kanallı ekranlardan izlerdik Meclis çalışmalarını.

Hiç unutmam; Türkiye Cumhuriyeti’nin 6. Cumhurbaşkanı Fahri Korutürk’ün görev süresinin tamamlanması nedeniyle Meclis’de yapılan ve ‘sonuçsuz turlar’ olarak nitelendirilen Cumhurbaşkanlığı seçimleri 23 Mart 1980’de başlamış ve 5 ay 19 gün sürmüştü.. Kıran kırana mücadeleler, amansız siyasi çekişmeler  tek bir kural dahilinde yapılıyordu; Siyasi edep ve nezaket!

Meclis’de 4 büyük parti ve 4 önemli siyasi figür vardı.. Süleyman Demirel, Bülent Ecevit, Alparslan Türkeş, Necmettin Erbakan. Birbirleriyle amansız bir siyasi mücadelede olan ‘Nezaket timsali’ 4 siyasi lider.. Sonraki yıllarda Turgut Özal geldi Meclis'e.. Erdal İnönü, Mesut Yılmaz, Tansu Çiller, Murat Karayalçın ve Deniz Baykal izledi onları.. Siyasi mücadele aynı edep ve nezaket ortamında sürdü gitti..

Ama heyhat!

Gazi Meclis’te seviyeyi bu kadar düşüren dili ilk defa görüyoruz.. Bu Meclis ne badireler atlattı, ne tartışmalar yaşadı, ne sorunlarla boğuştu. Ama bu kadar seviyesiz bir dili, bu kadar seviyesiz üslubu görmedi bugüne kadar..  

O günlerden bugünlere…

‘’Sahipsiz Köpekler’’ diyerek Muhalefet sıralarını işaret eden Sayın Grup Başkanvekilinin Sahibinden millet olarak bir istirhamımız var.. ‘’Bu Millet, nobran, hamasi, aşağılayıcı ve basit ifadelerden bıktı usandı ‘’

Lütfen, sokaktaki masum canları toplayıp itlaf edeceğinize, bu nezaketsiz dillere bir çeki-düzen verin!

Sokaktaki sahipsiz köpeklere elbette vicdanlı insanlar sahip çıkacaktır, Eminim!.. Ancak; bu nezaketsiz, siyasi edepten mahrum dillere kim sahip çıkacak merak ediyorum doğrusu?!

Sonuçta; hayatının baharında olan ve geleceğimizin teminatı dediğimiz kesimde yer alan 14 yaşındaki kızımı ağlatıyorsunuz.. Gözyaşları ‘Sahipsiz Köpekler’ için akıyor Nehir’imin.. Çünkü O, Katliam Yasasının kabulü için parmak kaldıran, vicdanı ve hayvan sevgisi körelmiş 275 kişiden çok daha merhametli, çok daha vicdanlı..

‘’Baba lütfen birşeyler yap.. Köpeklerimizi.. Kedilerimizi, Canlarımızı öldürmesinler’’ diye yalvarıyor tüm masumluğuyla..

Merak etme diyorum kendisine usulca; ‘’ İlahi adalet var ya; ilahi adalet.. Birgün o ilahi adalet tecelli ettiğinde ‘Sahipsiz Köpekler’ daha vicdanlı davranacaklar bu katliam sevicilere..’’

Bekleyelim, görelim..