Çok uzun zamandır farkındayız artık, kötülükler, acımasızlıklar ve vicdansızlıklarla çepeçevre sarılmış etrafımız! Yalan dolan, hırsızlık, cana kast, olağan hale gelmiş! Dünya berbat bir dünya olmuş! İnsanlık, çıkar hesaplarıyla, bütün değerlerini yitirmiş! Gazeteleri okurken, haber kanallarını izlerken, sosyal medyaya bakarken anlıyoruz neleri kaybettiğimizi…
Sevincimiz, mutluluğumuz, huzurumuz, geleceğe dair umudumuz,
hayallerimiz alınmış gibi elimizden! En zayıflarımız, umudunu da yaşama gücünü
de yitirmiş! Hiç bu kadar yoğun intihar olayını okumamıştım ben basından. Sanki
adeta “ Pandora’nın kutusu” açılmış gibi!
Öyküye gelince;
“Bilirsiniz; Antik Yunan efsanelerinde geçen ve içinde
kötülüklerin bulunduğuna inanılan sihirli bir kutudur “Pandora’nın kutusu”…
Efsaneye göre Prometheus, Tanrı Zeus’tan gizlice ateşi
çalmış ve insanlığa vermiştir. Bu duruma çok öfkelenen Zeus, Prometheus’u o
zamanlar kimsenin yaşamadığı Kafkas dağlarında zincire vurdurur. Yanına da bir
kartal bırakır. Bu kartal, her gün Prometheus’un ciğerini yer ve her seferinde
Prometheus’un ciğeri tekrar oluşur. Bu şekilde Prometheus’a işkence edilir.
Prometheus, Herkül tarafından kurtarılır. Zeus bu duruma bir şey demez ancak,
zincir halkalarının Prometheus’un ayağında kalmasını sağlar. Böylece
Prometheus, sonsuza kadar cezalandırılmış olur. Zeus insanlardan da intikam
almak istemektedir.
Bu yüzden Hephaistos’ a emir vererek balçıktan bir kadın
figürü yaratmasını ister. Ve ardından Pandora’ yı yaratır. Zeus, Tanrıçalar
gibi güzel olan Pandora’yı, Prometheus’un ikizi olan Epimetheus’ a bir kutu ile
birlikte gönderir. Kapıyı çalan Pandora’nın güzelliğinden büyülenmiş olan
Epimetheus, onu evine alır ve ertesi gün onunla evlenir. Söz konusu kutuyu
açmasını, Pandora’nın kulağına fısıldayan Zeus’un, artık insanlıktan intikam
alma zamanı gelmiştir. Yanında getirdiği kutuyu açan Pandora, kutunun içinden
insanlığı mutsuz edecek kötülüklerin ortalığa saçıldığını görünce dehşete
kapılır, hatasını anlar ve kutuyu can havliyle kapatır. İyi ki kapatır, çünkü
kutunun içinde “Umut” kalmıştır.
İşte o gün bu gündür, insanlık, çevresini saran kötülükler,
acılar, yalanlar, fesatlıklar ve zalimliklere karşı, yine de içinde bir “umut”
taşır. Ve o umut, insanlığa, bütün kötülüklerle mücadele gücü verir. Hatta
yaşama gücünü de bu “Umuttan” alırız.
O yüzden diyorum ki; sakın “Umudunuzu” kaybetmeyin!