Dürüst olmak gerekirse, hepimizin yaşamında “Keşkelerin ve pişmanlıkların” gölgesi var! Bazen bu gölge yüzünden geleceğimiz de kararıyor!
Hadi itiraf edin, siz de zaman zaman geçmişe dönüp, aldığınız kararların, yaptığınız seçimlerin sizi bugüne taşıdığını düşünmüyor musunuz? Aklınızda hep şu soru yok mu? “Başka türlü bir karar, ya da başka seçeneklerle, bugün daha farklı bir yerde olmaz mıydım?”
Geçen zamanı geri getiremeyeceğinize göre, yaptığınız seçimleri, verdiğiniz kararları da geri alamazsınız. Sadece geçmişe takılır kalırsınız! Tabii bu da her şeye rağmen yeni baştan başlayıp, yeni bir gelecek inşa etmenize engel olur!
Geçmişe dair keşkelerin ve pişmanlıkların gölgesinden kurtulmanın en iyi yolu, onları kabullenmekten geçer! Çünkü belki de o seçimleri yaptığınız dönemde, sizin elinizde olmayan, değiştiremeyeceğiniz şartlar vardı. Ya da aldığınız kararlar, o günkü şartlarda sizi buna zorladı. Ama iyi tarafından bakarsak, her ne sebeple olursa olsun, yaşadığınız her şey sizi bu günkü olgunluğa eriştirdi! Artık daha az hata yaparak, yeni bir geleceği oluşturabilirsiniz! İşte bu yüzden kabullenmek önemli. Çünkü insan kendini affederse, başkalarını da affetmesi kolaylaşır! Unutmayın “keşkeler” insanı tüketir!
Yazar Elif Şafak diyor ki;
“Sizi bilmiyorum ama ben, pişmanlık duyan, utanabilen insanları çok seviyorum. Pişkinlik ne kadar ucuzsa, utanç o kadar değerlidir çünkü.¨
İnsan ömrü, pişmanlıklar ve keşkelerle geçmişe takılıp kalmayacak kadar kısa. Yapmamız gereken, kendimizi affedip, yeniden başlayabilmek!
“Hayattaki en büyük pişmanlık, pişman olurum diye yapmadıklarımızdır” diyor Tolstoy.
Haklı aslında, yaptıklarımızın pişmanlığı kadar, yaşam boyu yapamadıklarımızın da pişmanlığını yaşarız çoğu kez! Yeterince zaman ayıramadıklarımızdan, sevgimizi söyleyemediklerimizden, derdine derman olabilecekken, görmezden geldiklerimizden, dostluğumuzu esirgediklerimizden, yalnızlığını paylaşamadıklarımızdan dolayı da büyük pişmanlıklar var yaşamımızda. Üstelik telafisi de yok! Çünkü ölüm var, ayrılık var. Bu büyük pişmanlıkların da onarılmaz yaraları var!
“Birbirimize söyleyemediklerimizden pişman olalım diye, ölüm var” diyor Oğuz Bal. Katılıyorum ona…