Tarih, güç ve iktidar savaşları ile doludur. Coğrafyalara hükmetmek, hatta dünyaya hükmetmek için yola çıkmış birçok liderler olmuştur. Bu tarihi olaylar, birçok tarihi filmlere ve televizyon dizilerine konu olmuştur.
Uzun süredir
tarihten alıntı yapılmış diziler yayınlanıyor. Elbet böyle tarihi çağrıştıran
diziler, milli bilinç açısından yararı olur.
Bizim
dönemlerimizde televizyon dizileri elbette yoktu. Sinemalar dönemiydi. Fatihin
fedaisi Kara Murat gibi, Köroğlu gibi filmler piyasadaydı. O dönemin
yapımcıları ve film piyasası, İstanbul’da Yeşilçam olarak bilinen bir sokakta
toplanmıştı. Belki de Türk sinemasına Hollywood benzeri bir merkez oluşturmak
için çabalamışlardı. Yıllarca çok önemli projeler yaptılar. Halkımız sinema
kapılarında kuyruklara girerdi. O yıllar Türk filmlerinin izlendiği önemli
yıllardı. Halkımızın filmlerin etkisinde kaldığını söyleyebilirim.
Sonraları
birden yabancı filmler furyası başladı. İzleyiciler baba filmiyle tanıştı ve filmden
etkilenen semt kabadayıları mafyacılığa merak sardı. 1950’li yıllarda Amerika’daki
İtalyan kökenli suç teşkilatları, bizim ülkemizde de rol model olmuştu
diyebiliriz.
Gayri meşru
suç gurupları arasındaki güç savaşları ile ilgili olarak eski emniyet
mensuplarının yazdığı kitapları ibretle okumuştum.
Elbette
siyasetçilerin iktidar kavgaları o yıllarda da vardı. Demek ki muktedir olmak,
hükmetmek insanların en etkin egolarından biri.
Tarih iktidar
kavgalarıyla dolu. Hükmetmek için ve de tahtı ele geçirmek için nice savaşlar
yapılmış. Kardeşler arası hanedanlık mücadeleleri olmuş. İnsanımızın birçoğu,
oğlunu, kardeşlerini boğduran sultanları, bu dizilerden öğrendi.
Yazımın giriş
cümlelerinde bahsettiğim gibi, eskinin sinemaları sonrası hepimizi ekrana
bağlayan televizyon dizileri, Osmanlıdaki, Selçukludaki saray entrikalarını
gözler önüne seriyor. Senaryo gereği abartılı sahneler olsa da tarihi örneklerin
olduğu anlaşılıyor. Selçuklu ve Osmanlı tarihinden örnek alınarak yapılan
dizilerden sonra Cumhuriyetin kuruluşu
ve Kurtuluş Savaşları ile ilgili başka dizilerin olup olmayacağını merak
ediyorum.
Osmanlı
sonrası bin bir zorlukla kurduğumuz Cumhuriyetimizde taht kavgaları, saray
entrikaları yok diye düşünenler, çok yanılıyor. Çok partili sisteme geçer geçmez,
hatta Mustafa Kemal Atatürk’ün ölümünden sonra, iktidar hevesi adeta hortlamış.
İktidar olmak için veya iktidar olduktan sonra iktidarda kalabilmek için ne
kavgalar verildiğini, yakın tarihimize şahit olanlar bilir.
‘Kavganın galibi olmaz’ sözü her zaman inandığım bir sözdür. Hırsla
iktidarda kalmak isteyenlerin, nasıl iktidarlarını kaybettiklerini ben ve benim
dönemimi yaşayanlar izlemiştir. İktidar olmanın nimetleri, nefisleri öyle okşar
ki, ölümü bile hesap edemezler. Edindikleri geçici zenginlikler gözlerine perde
çekmiştir. Güç sarhoşu olup benliklerinin esiri olurlar.
Bence insanlığın
ve tabi bizim milletimizin çektikleri hep bu kavgalar olmuş. Osmanlıda Yavuz
Sultan Selim dönemiyle söylenmeye başlayan ve yeni padişah olanlara, cülus
törenlerinde ve bayramlarda paşalar tarafından bir ağızdan söylenen ‘Mağrur olma padişahım, senden büyük Allah
var’ sözü, keşke günümüzde de parti liderlerinin danışman veya başkan
yardımcıları tarafından söylenebilse. Bu söz, padişahlara ölümlü olduğunu
hatırlatmak için ve kibirden uzak kalmasını sağlamak için söylenirmiş.
Ben de
günümüz başkanlarına, iktidar sahiplerine, çok zengin olmuş holding
patronlarına ve kendisini dev aynasında gören her mağrur insana, Osmanlı
padişahlarına söylenen bu sözü söylemiş olayım.
Hoşça kalın,
ölümlü dünyada kibirden uzak kalın.