Sonbaharda yaprak dökümü gibi, insanlar toprağa düşüyor. Sağ kalanlar sanki hiç ölmeyecekmiş gibi yaşamı sürdürüyor, ölenleri de acılarını da biri süre sonra unutuyor. Unutmak hem bir ilaç gibi insanı rahatlatan hem de fazlalaştığı zaman hasta eden bir durum.İnsanlığın yeryüzüne çıkışından bugüne kadar milyarlarca insan toprak oldu, doğaya karıştı. Böyle baktığımızda ölenlerin sayısı kalanlardan çok çok fazla…Nazım ne demiş karısına;
“Bir tanem!
Son mektubunda:
"Başım sızlıyor
yüreğim sersem!"
diyorsun.
"Seni asarlarsa
seni kaybedersem,"
diyorsun,
"yaşayamam!"
Yaşarsın,
karıcığım,
kara bir duman gibi dağılır hatıram rüzgârda;
yaşarsın, kalbimin kızıl saçlı bacısı,
en fazla bir yıl sürer
yirminci asırlarda
ölüm acısı.”
29 Kasım 2019’da kaybettiğimiz, Antalya
Ağır Ceza Mahkemesinde yıllarca başkanlık yapmış Yargıç Gökhan Livanelioğlu
için de geçerli bu dizeler...
Kaybettik O’nu ve bir ay bile geçmeden unuttuk…
Demek ki 21. Yüz yılda ölüm acısı en fazla bir ay sürüyor…
Buna
karşın Antalyalılar Gökhan Livanelioğlu’na gereken saygıyı ve sevgiyi
gösterdiler. Cenaze töreni çok kalabalıktı. Dış İşleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu
ve Antalya Valisi Münir Karaloğlu’nun da cenaze törenine katılmaları Devlet
adına, emekli bir Yargıca vefa gösterilmesiydi. Antalya’nın çeşitli
kesimlerinden iş adamlarının, aydınların, tabiplerin bulunduğu toplulukta
Adliyeden kimseye rastlamadım.
Gerçekten
de Antalya Adliyesinden Cumhuriyet Savcılarından, Yargıçlardan, Personelden hiç
olmazsa birer kişinin bulunması, eski bir meslektaşlarına sahip çıkmak
anlamında iyi bir davranış olurdu…
1934
doğumluydu Gökhan Livanelioğlu, 1958 Ankara Hukuk mezunuydu. 1964’te Siirt Baykan
Hâkimliğine atanmış, 1969’da Antalya, Serik Hâkimi olarak Antalya’ya gelmiş ve
1975’ten sonra Antalya Hâkimi olarak Ağır Ceza Mahkemesi Başkanlığı yapmıştır.
Yargıç
olarak dürüstlükten ayrılmayan, bohem yaşamasına karşın tarafsızlığını her
zaman korumuş bir insandı, açık sözlüydü. Bu nedenle çok seviliyordu.
Çok iyi tanıdığınız sanatçı-bestekâr Zülfü
Livaneli’nin amcasıydı. Eşi Gülten Hanım 1987’de aramızdan ayrılmıştı. Oya ve
Cem adında, dünyalar iyisi iki çocuğu bize bıraktı. Işıklar içinde, huzur
içinde yatsın…