Son zamanlarda gündeme sıklıkla gelen konulardan birisi de kadın ve erkeklerin eşit olup olmadığıdır.

Peki, gerçekten kadın ve erkek eşit mi? Pozitif ayrımcılık var mı yoksa yok mu?

Adalet ortamında kadın ve erkek her açıdan eşittir, fakat kabul etmek gerekir ki iki cinsiyet de birbirine eşit değildir.

Örneğin, sağlık, bankacılık, çağrı merkezi gibi sektörlerde çalışan kişilerin cinsiyetlerine bakalım. Ağırlıklı olarak kadınlar mı çalışıyor, yoksa erkekler mi?

2018 yılında BBC tarafından yapılan araştırmada, çağrı merkezi çalışanlarının %78'ini kadınların oluşturduğu analiz verileriyle doğrulandı.

Peki, bu durum erkeklere karşı bir haksızlık mı? Hayır, değil. Psikolojik ve sosyolojik olarak kadınlar bazı konularda bizden (erkeklerden) çok daha iyi performans gösterebilir.

Bu durumda, elbette kadınların daha fazla sayıda istihdam edilmesi normaldir.

Evet, içerisinde yaşadığımız bu yüzyılda pek çok kadın erkekler tarafından taciz ediliyor, hatta katlediliyor. Bu durumu asla normalleştirmeyeceğimiz gibi, bu durumun cinsiyetle bir ilgisinin olmadığını düşünüyorum.

Ailesinden iyi bir eğitim almış, bilinci ve algısı yüksek olan herkes şiddete karşı durur ve iletişim kurarak sorunları çözmeyi dener.

Şiddet ancak gelişmemiş veya gelişememiş kişilerin başvurduğu bir çözüm yoludur. Ancak biz erkekler, bu durumda sürekli olarak ön yargıya maruz kalıyoruz.

Bize gülümseyerek bakan küçücük kız çocuklarına geri tebessüm ederken bile içimizde bir kuşku oluyor. "Acaba yanlış anlarlar mı?" diye düşünüyoruz.

O kadar çok iğrenç şey yaşandı ki artık insanlar, erkekleri dinlemeden şiddete başvuruyor. Hatta geçmiş yıllarda kendi kıyafetlerini yırtarak "beni taciz etmeye çalıştı" diye bağırarak kendini yerlere atan, yardım isteyen kadınları da gördük.

Unutmayın: Bizler Atatürk'ün bize bıraktığı bu Cumhuriyetin çocuklarıyız.

"Ey kahraman Türk kadını! Sen yerde sürünmeye değil, omuzlar üzerinde göklere yükselmeye layıksın."