10 Ocak ülkemizde “ Çalışan Gazeteciler Günü” olarak kutlanır. Gazetecilik; eğer hakkıyla yaparsanız yürek ister! Çünkü bazen doğruları yazarak, toplumu bilgilendirerek “ Fincancı katırları”nı ürkütebilirsiniz. Güçlü ve haksız insanların canını sıktığınızda, başınıza kötü şeyler gelebilir! Günümüzde örneklerini görüyoruz zaten. Pek çok gazeteci tehdit edilmiş, dayak yemiş, hapse girmiş ve öldürülmüştür! Dünyada “ Sınır Tanımayan Gazeteciler” ve “ Savaş muhabirleri” habere, tabiri caizse; “ kelle koltukta” giderler! Dünyanın her yerinde tehlikelidir gazetecilik!

Ülkemizde öldürülen gazetecilerin listesi de kabarık sayılır. Bazıları hala faili meçhul cinayetlerdendir. Bazılarının failleri bulunmuş olsa da, o failleri yönlendirenler çoğu kez bulunamamıştır. Hemen aklıma gelenleri yazayım:

Musa Anter cinayeti, Abdi İpekçi cinayeti, Çetin Emeç cinayeti, Uğur Mumcu cinayeti, Metin Göktepe cinayeti, Hrant Dink cinayeti vb.

Fikirleri ve dünya görüşleri ne olursa olsun, gazetecilerin öldürülmesi dehşet vericidir. Aslında bütün cinayetler dehşet vericidir!

Büyük Önder Mustafa Kemal Atatürk, gazeteciler için:

“ Gazeteciler gördüklerini, düşündüklerini, bildiklerini samimiyetle yazmalıdır.” Demiştir!

Bu konuda Ziya Gökalp; “ Yirminci yüzyılın en önemli kuruluşu gazetedir.” Derken haklıydı aslında.

İnsanların haber alma, olup bitenleri farklı bakış açıları ve yorumlarla öğrenme hakkı gazetelerce, gazeteciler sayesinde gerçekleşir. Tabii bunun için de özgür olmaları gerekir.

“ Özgür basın, iyi ya da kötü olabilir, ama özgürlük olmayınca basın, ancak ve ancak kötü olacaktır.” Diyen Albert Camus doğru söylüyor!

Çünkü:

“ Ahlaki değerlerden yoksun, çıkar peşinde, demagog bir basın, zaman içinde kendi gibi bir halk yaratır.” Diyen Sunay Akın’ a katılmamak mümkün değil.

Mark Twain diyor ki:

“ Bir gazete, yalnız haberleri olduğu gibi veren bir şey değildir, onun gayesi; insanları düşündürerek, kızdırarak, o konuda bir şeyler yapmaya teşvik etmek olmalıdır.”

Ama bunun tersi olduğunda;

“ Bir ülkede yazılı ve görsel basın, parayı verenin öttürdüğü düdük olma yolundaysa, Nasreddin Hoca’nın eşşeğe ters binme zamanı geldi demektir.” Diyen Sunay Akın, bizlere bu sözlerle, özgür olmayan basının nasıl yozlaşabildiğini çok güzel özetler.

Basın ve gazeteciler özgür olmalıdır. Çalışan gazeteciler gününde yalnızca basın özgürlüğü değildir söz konusu olan. Basın emekçilerinin özlük hakları ve çalışma koşulları da düzeltilmelidir. En önemlisi de can güvenlikleri sağlanmalıdır!

Franklin D. Roosevelt’ in de dediği gibi:

“ Basın hürriyeti kalkarsa, vicdan, eğitim, konuşma hürriyetleri de kalkar.”

İnanın bana, bunu hiç birimiz istemeyiz! Çalışan Gazeteciler Günü kutlu olsun.