Millet İttifakı’nın Cumhurbaşkanı adayını belirlemediği tarihlerdi. Cumhur İttifakı, Millet İttifakı’nın adayını bir an evvel açıklaması için sürekli çağrılarda bulunuyorlardı. Cumhurbaşkanı ve AKP Başkanı Erdoğan yaptığı açıklamalarda, muhtemel rakibini sürekli er meydanına davet ediyordu. O tarihlerde sosyal medyada şöyle bir paylaşımda bulunmuştum : “ Er meydanı Erlerin eşit koşullarda mücadele ettikleri meydanlardır. Erlerden birinin devletin tüm gücünü, tüm kurumlarını ve medyayı yanına alarak çıktığı meydana er meydanı denmez.”
O günler gerilerde kaldı. Adaylar belli oldu. Seçimlerin tarihi belli oldu. Adaylar tüm güçleriyle 14 Mayıs’a hazırlanıyor. Peki seçimler öncesi mücadele koşulları eşit mi? Kim iddia edebilir meydanın gerçek bir er meydanı olduğunu, seçim yarışının eşit koşullarda gerçekleştiğini. Tüm milletin gözü önünde taraflardan biri seçim propagandasında devletin tüm gücünü kullanmaktan çekinmiyor. Devletin kimi kurumları taraflardan birine destek hizmeti sunmakta beis görmüyor. TSK üzerinden dahi siyasi propagandaya başvuruluyor. Medya’nın önemli bir bölümü AKP’nin borazanlığını yapmaktan çekinmiyor. TRT adeta AKP’nin yayın organı gibi. AKP’nin politikalarını eleştirmeye kalkışan medyanın küçük bir bölümü RTÜK vasıtasıyla baskı altına alınmaya çalışılıyor. Bütün bu unsurlar Erdoğan’ı mücadelede elini güçlendiriyor. AKP ayrıca yorgun, yıpranmış kadrolarını yeniliyor. Ancak yanına ortak olarak aldığı partiler, MHP’nin dışındakiler Erdoğan için kazançtan ziyade yük olacak, ayak bağı olacak nitelikte.
Millet İttifakı, Erdoğan’ın elini güçlendiren unsurlardan yoksun. Ancak Millet İttifakı’nı meydana getiren partilerin tümü güçlü, donanımlı kadrolara sahip. Bıkkın 21 yıllık AKP iktidarı karşısında İttifak adeta hırslı, dinamik , kazanmaya azimli bir yıldızlar takımı özelliğini taşıyor. Çeşitli alanlarda uzman parti mensupları İttifakın gücüne güç katıyor. Millet İttifakı’nı güçlü kılan faktörlerden biri de İstanbul Büyük Şehir Belediye Başkanı Ekrem İmamoğlu ile Ankara Büyük Şehir Başkanı Mansur Yavaş’ın müstakbel Cumhurbaşkanlığı yardımcıları olarak yarışa dahil olmaları. İki siyasetçi, meydanlarda fırtına gibi esiyorlar. İkisi de büyük ilgi ve sevgi görüyor. Seçim atmosferini meydanlara bu ikisi taşıyor. Kılıçdaroğlu’nun yarışta gücüne güç katıyor, yarışı kazanma şansını artırıyorlar. Bu süreçte 2028 seçimlerinin “yıldızı” da bugünden belirginleşiyor.
Öte yandan geçmiş yıllardaki seçimler anımsandığında, bu kez mücadelenin daha sakin bir havada yürütülmekte olduğu gözleniyor. Mitinglerin sayısı daha az. Liderler meydanlarda pek boy göstermiyor. Şarkılı, davullu, zurnalı mitinglerden eser yok. Büyük depremin etkisi büyük bu düşük profilli seçim yarışında. Keza Ramazan ayına rastlaması da bir etken. Liderler daha ziyade TV kanalları üzerinden kitlelere mesaj vermeğe çalışıyorlar. ABD’de Başkanlık için yarışan iki lider seçim öncesi TV de açık oturumda tartışırlar. Kılıçdaroğlu da Erdoğan’ı millet önünde böyle bir tartışmaya davet etti. Bakalım bir iki ay önce rakibini er meydanına çağıran Erdoğan bu daveti kabul edecek mi? Erdoğan, genelde yandaş TV kanallarında, yandaş gazetecilerin sorularını yanıtlamayı tercih ediyor. Kılıçdaroğlu da genelde CHP’ye yakın muhalif kanallara davet ediliyor. Gerçekleşirse er meydanın da onun da performansını görmüş olacağız. Kılıçdaroğlu’nu geçenlerde nispeten tarafsız yayın yapan Habertürk kanalında izledik. Tüm soruları içtenlikte yanıtladı. İzlerken “ Erdoğan belki er meydanına çıkmak istemez. Fakat Habertürk’te böyle bir programa katılmayı tercih eder” diye düşündüm.
14 Mayıs’ta, seçmenler AKP’ye, ya “hizmetlerinize doyamadık , devam edin” diyecek ya da “ 21 yıllık değerli hizmetleriniz için teşekkür ediyoruz, yeter gayri” diyecek. Er meydanındaki mücadele eşit koşullarda yürütülmüyor. Ancak meydanlarda söylenenler meydanlarda kalacak, iktidar koltuğuna oturunca bambaşka gerçeklerle karşılaşılacak. AKP’nin iktidarda kalması halinde, mevcut Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi’nde görülen aksaklıkların düzeltilmesine yönelik mevzuat değişikliğine gidileceği anlaşılıyor. Millet İttifakı iktidara gelmesi halinde ise, TBMM’de yeterliği çoğunluğu sağlaması durumunda bu istemin yerine Güçlendirilmiş Parlamenter Sistem getirilmesi hedefleniyor. Bekleyip, göreceğiz seçmenin tercihini. Pahalılık, yoksulluk, yolsuzluk, yasaklar ve baskılarla anılan Tek Adam rejimini mi seçecek, daha fazla demokrasi, refah ve özgürlük vaat eden Güçlendirilmiş Parlamenter Sistemi mi seçecek. Seçimlerin sonuçları ne olursa olsun, bu koşullarda 13. Cumhurbaşkanı’nın ve gelecek iktidarın en öncelikli gündemi perişan durumdaki ekonomiye çeki düzen vermek, enflasyonu frenlemek olacaktır. Daha fazla aş ve iş olacaktır. Deprem bölgesini ayağa kaldırmak olacaktır. Daha fazla özgürlük, daha dazla demokrasi olacaktır. Daha fazla refah olacaktır. Hak, hukuk, adalet olacaktır.
Gürsel Demirok