Türkiye’deki işgücü genç üniversite mezunları açısından yaralayıcı ve  ilginç bir tablo yaratıyor. Üniversite mezunu gençler, yıllarca süren emek ve masrafın ardından düşük maaşlarla çalışırken, eğitimsiz kişiler daha yüksek gelirler elde edebiliyor.

Bu durum, hem gençler hem de ülke için önemli sorunları beraberinde getiriyor.

Üniversite mezunu gençlerin yaşadığı hayal kırıklığını bir düşünün.

Hayatının en verimli yıllarını eğitim için harcayan bu kişiler, kendilerini iş bulma mücadelesinin içinde buluyor. 

Aldıkları diplomalar, çoğu zaman yeterli görülmüyor. 

İş ilanları arasında gezinirken, “birkaç yıl deneyim” ve “yeterli referans” gibi maddelerle karşılaşıyorlar. 

Peki, bu gençler nerede hata yaptı? 

Belki de en büyük hata, aldıkları eğitimin pratikte ne kadar geçerliliği olduğuydu. 

Hangi üniversiteden mezun olursanız olun, eğer iş hayatında sizi öne çıkaracak bir beceri ya da deneyimle donanmadıysanız, kapılar hep yarım açık kalıyor.

Eğitimsiz kişilerin yüksek maaşlarla çalışması durumu, toplumda adaletsizlik hissi yaratıyor. 

Aslında bu, sadece bir ekonomik sorun değil, aynı zamanda sosyal bir mesele. Eğitimsiz bireyler, bazen daha basit işler yaparak, bazen de sektördeki fırsatları daha iyi değerlendirdikleri için yüksek gelir elde edebiliyorlar. Bu, üniversite mezunlarının gözünde bir çeşit haksızlık olarak algılanıyor. "Ben yıllarca okudum, neden bu kadar az kazanıyorum?" sorusu, çoğu gencin aklını kurcalıyor.

Bu durum, ülkenin geleceği açısından da tehlikeli. Gençler, kendilerini değersiz hissetmeye başladıkça, girişimcilik ruhları sönüyor. Yenilikçi fikirler, risk alma isteği azalıyor. Sonuçta, eğitimli bir nesil yerine, hayal kırıklığına uğramış bir nesil yetişiyor. Gelecekte bu, toplumsal dinamikleri de olumsuz etkileyebilir. Ekonomik kalkınma için inovasyon şarttır; ancak inovasyon, eğitilmiş ve motive bireylerle mümkündür.

Peki, bu durumdan nasıl çıkılır? Eğitim sistemimizi yeniden gözden geçirmemiz şart. Sadece teorik bilgiyle donatılan değil, aynı zamanda pratik becerilere sahip bireyler yetiştirmeliyiz. Staj imkanları, iş dünyasıyla daha sıkı bağlantılar ve girişimcilik eğitimi gibi unsurlar, üniversite öğrencilerini daha donanımlı hale getirebilir.

Eğitimsiz bireylerin yüksek maaşlar alması, eğitimli gençlerin düşük gelir elde etmesi, toplumda bir gerginlik yaratıyor. Bu sorunun üstesinden gelmek, hem bireyler hem de ülkemiz için büyük önem taşıyor. Unutmayalım ki, gençlerimizin geleceği, ülkemizin geleceğiyle doğrudan bağlantılı. Onları desteklemeli ve eğitimin gerçek değerini bir kez daha gözler önüne sermeliyiz.