İsmail Uçar adlı bir akademisyen
dostumun paylaştığı yazı beni çok etkiledi, belki okuyucularımızı da etkiler.
Yazısına, “En nefret ettiğim insan
tipleri, size sesleniyorum!” diye başlamış ve cümleleri sıralamaya devam etmiş.
“Hani şu kapı önüne bırakılan mamalardan
rahatsız olanlar.
Hani karda ayazda apartman girişlerine
sığınan canlardan rahatsız olanlar.
Bir umutla ayağınıza değen kediye,
köpeğe tekme atanlar.
O pis midenizi doyurmak için yol kenarı
bir restoranda yemek yerken, masa altına gelip nasibini bekleyen ufaklığı
garsona şikayet eden tipler.
Kendi pisliğini bilmeden düşünmeden, her
gün defalarca kez bütün vücudunu temizleyen canlara ‘ayyy, ıyyy’ diyenler.
Belediye’yi aradıktan sonra, gelen
görevlilerce sokaktan toplanan anneleri, bebekleri camlardan izleyip ‘ohh bee
kurtulduk’ diyenler.
O iğrenç, kokuşmuş yüreğinizle
hazırladığınız zehirli mamaları önce yedirip, sonra çırpınan bedenleri izlerken
pis bir tebessüm ile yutkunan tipler.
İşkence ile can aldıktan sonra, bir de
poz verip resim çekilen kansızlar!
Biliyor musunuz?
Bu kadar eziyete hiç gerek yok aslında…
Dünyaya gelmeleriyle birlikte çileleri
başlıyor zaten bu canların; yaz gelir susuz kalırlar, kış gelir soğuktan
donarlar, yiyecek bir şey bulamayıp aç gezerler çoğunlukla…
Bakımsız barınaklara düşer perişan
olurlar. Hediye olurlar, oyuncak olurlar, sonra ormana atılırlar.
İnsanlardan kaçarlar, atılan taşlardan
kaçarlar, arabalardan kaçarlar, belediye ekiplerinden kaçarlar ve bu arada hep
aç ve susuzdurlar.
Eğer varsa bebekleri, onları da
emzirmeleri gerektiği için daha fazla yemeleri gerekir. Sonra içinizden biri
çıkar; ‘ayy buraya mama koymayın, alışıyorlar sonra’ der.
Ve sizler, bütün bunlar yetmezmiş gibi,
yüreği merhamet deniziyle taşan, var gücüyle cana can olmaya çalışan, adaları
çekip ayağına getirecek kadar güçlü bir vicdanı olan, analık yapan, babalık
yapan, kıyamayan, dayanamayan, en çaresiz zamanlarda gözyaşına sığınan
insanlara da alaycı gözlerle bakıp ‘kediyle köpekle kafayı yemiş’ diyecek kadar
basitleşirsiniz.
Bu canlara sahip çıkmak insanlık
görevidir; cennetten oda ayırmak falan değil!”
Bu cümleleri paylaşmaktaki asıl amacım,
hayvanları sevmeyi bilmeyen insanlık duygularından mahrum, toplum dışı kalmış,
hasta ruhluların okumasını sağlamaktır.