17 Ağustos Gölcük merkezli Marmara depremi anılırken, yakın zamanda 6 Şubat’ta Maraş merkezli başka bölgesel depremi; Hatay, Gaziantep ve çevreleri ile birlikte 10 ili etkileyen depremi yaşayan ve unutulduklarını düşünen depremzedeler, yeniden gündem oldu. Çünkü çok zor durumdalar. Çadırlarda ve konteynırlarda kötü şartlarda yaşıyorlar!

Barınma sorunları başta olmak üzere, beslenme, temizlik ve suya erişim konusunda acil yardıma ihtiyaçları var. Hemen hemen hepsi yaşadıkları ağır travmaların dışında, sağlık sorunları da yaşıyor. Hastanelere erişimleri çok zor! Sevdiklerini, evlerini, mal varlıklarını bir gecede kaybeden bu insanların ekonomik gücü de sıfırlandığı için, geleceğe dair umutları da yok! Yaşadıkları ağır travma için rehabilite edilmeleri şart!

En kötüsü de; önümüz kış ve insanların barınma sorunları en kısa sürede halledilmezse, yaşlılar, çocuklar, hastalar ve sakatların sert kış şartlarına dayanamayacakları ortada. Hatta bazı depremzedeler, yıkık dökük evlerine geri dönerek, yıkımı ve ölümü göze alır hale gelmişler ne yazık ki!

Deprem sonrasında 3 milyonu aşkın insanın yer değiştirdiği söyleniyor. En çok depremzede göçü Ankara’ya, ikinci olarak da Antalya’ya olmuş! Ama bu göçlerin çoğu geçici bir süre için diyen yetkililer, geri dönüşlerin de olabileceğini söylüyorlar. Asıl yapılması gerekense, depremzedeler için bir an önce kalıcı çözümler üretilmesi ve uzun vadeli desteklemelerle, yöre halkının yaralarının sarılmasıdır! Hem de hemen, kış gelmeden!

Depremle birlikte hayatları paramparça olan insanlarımızın desteklenmesi, önce devletin, sonra da millet olarak bizim önceliğimiz olmalı. Gün yardımlaşma ve dayanışma günüdür.