Sayın Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan Birleşmiş Milletler toplantısında birçok dünya meseleleri hakkında dile getirdiği konuların yanı sıra küresel ısınma ve iklim değişikliği konusunda da dünya uluslarının birinci adamlarına çok manalı bir sunum yaptı.

 

Pik yapan karbon kirliliğine bağlı olarak sıfır salınımlı bir gelecekten söze etti. Adil bir enerji dönüşüm sistemi kurularak geçmişi kazanma noktasında sistemin düzeltilmesini talep etti.

 

24 Eylül 2021 tarihinde İstanbul Kadıköy'de düzenlenecek küresel iklim grevinden de haberdar olduğu tahmin edilmektedir.

 

Bu bakımdan özellikle gezegenimizin küresel ısınma konusunda alarm verdiğinden bahisle tüm ulusların bu tehlikeli iklim olayları karşısında duyarlı olmaları için duyarlı olmaya çağırdı.

 

Günümüzde yaşanan küresel iklim değişikliğine bağlı olarak dünyanın farklı bölgelerinde farklı iklimlerin sürdüğünü, bir tarafta kuraklığın hüküm sürerken bir başka bölgede fırtınaların, yağmur ve sellerin neden olduğu su baskını olaylarının vukua gelmesi gezeğenimizdeki tehlikeli değişimlerin sonucu olduğunu vurguladı.

 

Çözümler arasında, yenilenebilir temiz enerji kaynaklarına odaklanılarak fosil yakıtlardan kurtulmanın önemini ortaya koydu.

 

Özellikle Akdeniz kuşağında sıcak hava dalgalanmalarına bağlı olarak büyük yangın olaylarından bahsetti.

 

Dünyayı kurtaracak son nesil olduğumuzun altını çizdi.

 

Sürdürülebilir bir yaşam için iklim değişikliklerine neden olan politikaların iyileştirilmesi yolunda ulusların talep etme hakkını kullanmalarının da önemli olduğunu hatırlattı.

 

Bunların hepsi güzel, tümü güzel sözlerle süslü. Hepsi de insanoğlunun özlemi... YA MİSAK-I MİLLİ; Yıllardan bu ana hepimiz açıkça görmekteyiz ve bilmekteyiz ki, ülke ormanlarımız farklı gerekçelerce değişik şirketler ve işletmeler eliyle büyük ölçüde tahribatlara duçar ediliyor.

 

Hesapsız kitapsız açılan taş ve maden ocakları, siyanürle altın ve maden arama serüvenleri, yol inşaatları ve benzerleri şekilde doğal hasarlara sebep teşkil eden hoyratça girişimler, uzun yıllardır ortaya koyduğumuz haykırışlara rağmen içimizi yakan orman yangınları, tehlikeli boyutlara uzanan özelleştirmeler sonucu yok olan doğal kaynaklar, flora ve faunalar, kalitesiz fosil yakıt kullanımı, kentlerde trafiğin doğru yönetilemediğinden egzoz zehirleri ve disiplinize edilmemesi sonucu havayı kirleten baca sistemleri, doğal enerji kaynaklarının göz ardı edilmesi, sınırsız göç ve milyonlarca başıboş mülteci. Dünyayı böyle kirletmiyor muyuz, Acaba biraz da kendimizi sorgulasak olmaz mı diyorum.