Gencecik, bir kızımız yaşamdan koparıldı, hunharca öldürüldü İzmir’ de bir
parti binasında! Herkes, hepimiz yaşadığımız bu acıyla sarsıldık! Oysa biz bu
filmi daha önce de görmüştük! Senaryo hep aynı; kin ve düşmanlık saçan saldırgan
bir nefret dili ile başlıyor, halkı birbirine düşürüyor, gencecik insanların
kanı akıtılıyor! Her kan aktığında düşmanlık daha büyüyor, daha derinleşiyor!
Durumdan vazife çıkaranlarla, kışkırtıcı ajanlar, ortalığı yangın yerine
çevirip, toplumsal bir kaos yaratıyorlar! Bu senaryonun kaybedeni çok! Peki
kazananı var mı? İşte ona bakmak lazım! Ancak o zaman kuklacıyı ya da film
yapımcısını görürüz. Aynı filmi, aynı senaryoyu ısıtıp, ısıtıp önümüze
koyanların bilmediği bir şey var; Ahali bıktı bu kanlı senaryodan, bunun bir
defa daha temcit pilavı gibi önüne getirilmesinden rahatsız. Yani artık bu
cinayetten kazanmayı umduğunuz her ne hesabınız varsa, bilin ki;
kazanamayacaksınız!
Bu ülke hepimizin! Kardeşçe huzur, refah ve barış içinde yaşamak varken,
kavga, kaos ve ölüm niye? Yazık değil mi insanlarımıza, yazık değil mi
ülkemize? Bu tür kötülükleri tezgahlayanlar, nasıl huzur içinde uyurlar,
başkalarının çocuklarına kıyarlarken, nasıl kendi çocuklarına sarılabilirler
hep merak etmişimdir! İnsanlıktan çıkmış bu tiplere söyleyecek çok şey var ama,
dilim varıp da söyleyemiyorum!
Kirli bir dünyada yaşıyoruz! Kirlenme herkese, her yere bulaştı artık! Sıkı
bir temizliğe ihtiyacımız var! Ama önceliği vicdan temizliğine vermemiz gerek!
Ya da şair Özdemir Asaf’ın dizelerinde söylediği gibi;
“Çokça yağmur yağsa,
Temizlenir mi şu kirli dünya…?”
Huzura, yaşama, mutluluğa dair özlemlerimiz var! Tıpkı gidenlere,
kaybettiklerimize, beklediklerimize duyduğumuz özlemler gibi…
“Birikmiş bir özlemi sakladınız mı?
Gelmeyecek bir gideni,
Olmayacak bir nedeni beklediniz mi?”
Özdemir Asaf
Artık başka acılar yaşamamak dileğiyle…