17 Haziran Perşembe günü saat 11.00 sıralarında İzmir’in Konak ilçesi Çankaya semtinde bir iş hanının 2’nci katındaki Halkların Demokratik Partisi İl Başkanlığı’na elini kolunu sallaya sallaya gelen tetikçi, maşa annesinin yerine partide çay servisi yapmaya gelen Deniz Poyraz’ı katletti…
Kim olsa içimiz yanacaktı elbette. Ama bir emekçinin katli
daha da yaraladı içimizi. Hasta anneciğinin yerine 1 gün çalışacaktı Deniz ama
müsaade etmediler…
Peki şimdi Deniz’i
kim öldürdü. Yakalanan katil zanlısı, tetikçi, maşa beni ilgilendirmiyor.
Deniz’i siyasetin o kaba, çirkin, tehditkâr, hedef gösteren, provoke eden dili
öldürmedi mi?
Daha geçtiğimiz ay İYİ Parti Genel Başkanı Meral Akşener’e Rize
İkizdere’de yapılan saldırı sonrasında “Gelin Hanım, bunlar iyi günleriniz” diyen
siyasilerin bu günlere yol açtığını söylemek yanlış olmaz sanıyorum…
Düne kadar HDP ile kol kola siyaset yapanların, HDP’yi
yanına alamayınca yok saymaya çalışması, terörle ilişkilendirmesi, açılan
kapatma davaları ve kullanılan dil Deniz’i öldürtmüştür…
Siyasette olmayan
sağduyuya sahip yurttaşlarımız sayesinde beklenen provokasyon olmadı. Ama
olması için her şey hazırdı aslında…
Katil zanlısının da ifadesinde aslında ipuçları var: “PKK’dan nefret ediyorum. Zaman zaman
sosyal medyada küfürleşiyoruz. Bina çevresine birkaç kez keşif için gittim.
Binaya gittiğimde orada birkaç kişinin olabileceğini düşündüm. Oraya
PKK’lıların gittiğini bildiğimden herhangi bir ayrım yapmayacaktım. Kim olsa
ateş edecektim. Silahımda olan 10 mermiyi de ateşledim.”
Ne demek bu? Legal bir siyasi partiyi, en üst siyasi
liderler ‘terörist’ diye yaftalarsa sonuç kaçınılmaz. Biliyoruz ki her
partinin, cemiyetin, derneğin içinde her türlü insan olabilir. Ama şu parti
teröristtir demek tabiatın doğasına aykırıdır. Kimse aklımızla dalga geçmesin…
Bugün HDP için
yapılan bu provokasyon yarın bir başka parti için de yapılacaktır, yapılması
muhtemeldir. O yüzden bu topyekûn duruşa devam etmek lazım…
Deniz kızıma rahmet, yakınlarına ve sevenlerine başsağlığı
ve sabır diliyorum. Dilerim bu üslup başka canlar almaz. Türkiye’nin kışkırtıcı
değil, kucaklayıcı bir dil ve siyasi tarza ihtiyacı var. Bir ana, bir baba
şefkati verecek siyasiler istiyoruz…
Mafya lideri,
kabadayı istemiyoruz memleketin başına…
Lütfen herkes aklını başına alsın. Bu ülkede huzurla bir
arada yaşama kültürüne verdiğiniz zarar ortada. Artık yeter, durun…
3 Y (yalan,
yolsuzluk, yokluk) ile mücadele geldiğimiz nokta yalana, yolsuzluğa ve
yoksulluğa bürünmüş bir siyaset oldu…
Bu devran böyle gitmiyor ama zorlamayın…
Temiz siyaset, dürüst
siyaset, ilkeli ve onurlu siyaset istiyoruz…
O zaman zaten yalan, yolsuzluk ve yokluk yok olacak…