Bütün ülke ayakta! Narin’in başına gelenler, hepimizi büyük bir acıya ve dehşete düşürdü. Küçücük bir köyde Narin öldürüldü! Daha sekiz yaşındaydı.
Neler yaşadı o kısacık hayatında bilmiyoruz. Ama bildiğimiz korkunç gerçek, köyde bu işi bilenlerin susması! Kim ya da kimler karar verdi bu küçücük kızın ölümüne?
Hangi gerekçe, hangi sır, bir çocuğun canından daha önemlidir? Yüzüne bakmaya kıyamadığımız Narin’e, nasıl kıydılar? Hem de hepsi birbirine akraba olduğu söylenen bir köyde…
Narin’i kurtaramadık, ama başka Narin’leri kurtarma şansımız var!
Çocukları koruma görevi önce devletin ve toplumundur. Aile kurumu sağlıklı işlemiyorsa, buna devletin ve toplumun müdahale hakkı vardır!
Bir çocuğun ihmali, taciz edilmesi, tecavüz edilmesi, dövülmesi ya da öldürülmesi ağır cezalar ve yaptırımlar gerektirir!
Kim olursa olsun, çocuğa yönelik her türlü şiddet, cezasız kalmamalıdır!
Çocuklar en değerli varlıklarımız ve geleceğimizdir.
Onların örselenmiş, yaşanmamış çocukluk yıllarının travmaları, sonraki yaşamlarında iz bırakır! Sevgisiz, hırpalanmış, kötü muamele görmüş çocuklar, sağlıklı bir ruh halinde olamazlar!
Büyüdüklerinde de gördükleri şiddeti başkalarına uygularlar! Şu bir gerçek ki; çocuklara kıyanlar, insanlıktan nasibini almamış bu canavarlar, aramızda oldukça ve biz bu kötülüklere sessiz kaldıkça, başka çocukların da vebali üstümüzde kalır!
Ülkemizde çocuk istismarının ve çocuk ölümlerinin, son yıllarda giderek arttığını, çocuk işçiliğinin de ölümlere neden olduğunu, geçim sıkıntısının aile bütünlüğünü bozduğunu ve bu durumdan en çok etkilenenlerin de çocuklar olduğunu biliyoruz.
Büyük Önder Atatürk’ün dünyada ilk kez “bayram” armağan ettiği çocuklarımıza, bu gün yaşatılan dehşet ve acımasızlık, insanı ürkütüyor! Hangi ara bu kadar “canavar” yetişti bu ülkede, çocuklara zalimce davranan? Daha kaç Narin var bu canavarlıklara maruz kalan? Peki bizler, başka Narin’leri kurtarabilecek miyiz çok geç olmadan?