Memleketimizde son dönemde olanlar korkunç. Basın ve ifade özgürlüğünün iç karartan karnesi bir tarafta, gazetecilere dönük fiili saldırılar, linç kampanyaları ve cinayete varan şiddet bir tarafta…

 

23 Yıllık meslek hayatımda şahsıma ve ekibime dönük çok badireler atlattık. Tehdit de ettiler, dava da açtılar, aba altından sopa da gösterdiler, ilan da kestiler, abone de iptal ettiler yılmadık…

 

Sayısız dava, şikayet oldu. Neredeyse tamamından ceza almadık, davalar düştü. Ceza aldığımız bir iki davada ise yoğun siyasi baskı ile mahkeme kararlarına itiraz edilip müdahale yapıldı…

 

Gel gelelim ne biz ne ekibimiz pes etti. Haklının ve halkın yanında şiarıyla çıktığımız yolda boyun eğmeye niyetimiz yok da olanlar can sıkıyor…

 

Zaten ayakta kalma mücadelesi veren basını yaşatma kaygısından uzak iktidarın, komadaki gazetecilerin komalık edilmesine karşı sessizliği can yakıyor…

 

Basın, hürdür..

 

Basın, demokrasinin olmazsa olmazıdır…

 

Ama güzel ülkemde basına saygıdan geçtik, artık stüdyolar basılıyor. Canlı yayın çıkışı gazeteciler darp ediliyor…

 

Önceki gün Aydın’da, 3 gün gün önce Kayseri’de yaşandı…

 

Kayseri’de televizyon stüdyosu basılıp konuk ve programcı darp edildi. Son olarak gazeteci-yazar Ergün Poyraz’a saldırıldı…

 

Hem de evinin önünde….

 

Kim saldırdı, az çok belli. Muhtemelen ihale sürecini yazıp çizdiği firmanın olayda parmağı var…

 

Seversiniz sevmezsiniz ama yazdıkları işinize gelmedi diye kimse kimseye şiddet uygulayamaz, uygulatamaz, uygulanmasına göz yumamaz…

 

Her iki saldırıyı da kınıyor, yoğun bakımda olduğunu öğrendiğim Ergün Poyraz’a geçmiş olsun diyorum…

 

Failler, azmettirenler en ağır şekilde cezalandırılmalı, olay aydınlatmalı…

 

Geçmişteki faili meçhulleri görmek istemiyoruz…

 

Konunun takipçisiyiz…