Herkes kendine veya yakın çevresine yapılan haksızlıkta ayağa kalkıp aslan kesilirken maalesef başkalarına yapılan haksızlıkta sus pus…
İş, eğitim, sosyal ve siyasal hayatta durum hep aynı. Misal iş arkadaşına yapılan haksızlığa kayıtsız kalan aynı haksızlığa maruz kalınca ancak anlıyor durumu ama iş işten geçiyor…
Eğitimde de öyle değil mi? Öğretmen ya da öğrenci sessiz kaldığı, görmezden geldiği ya da yok saydığı durumu muhakkak yaşar…
Bu bir kuraldır aslında. Kimse yaşattığını yaşamadan göç etmez bu dünyadan…
İşte ‘hak, hukuk, adalet’ demekle olmuyor. Herkes için ve her koşulda hak, hukuk ve adalet istemeliyiz. Ancak o zaman demokratik davranmış oluruz…
Yok ‘Bana dokunmayan yılan bin yıl yaşasın’ dersek, yılan gelir bizi de sokar…
Derneklerde, şirketlerde ve en çok da belki partilerde zaman zaman isyanları görürüz. “Onu atmayın, beni atın” diyenleri de görürüz, haksız linçleri de…
Her zaman her koşulda haktan ve haklıdan yana olmadıkça düzen değişmiyor…
Çarklar bugün onu, yarın seni öğütüyor…
Gelelim buradan CHP’nin Tüzük Kurultayı’na…
Ön seçim, çarşaf liste, demokrasi demeyenler şimdilerde çıkıp demokratik tüzük çağrısı yapıyor…
Kendisi hiç önseçimden çıkmamış, hatta hep aday adayı olmadan adaylaşmış isimler genel merkeze kafa tutuyor…
Veya mezhepçilik, adamcılık yaparak kurultay delegesi olanlar genel merkeze ayar vermeye çalışıyor…
Bazıları ise durduğu yerde duruyor…
Demokratik tüzük şart…
Kota değil fermuar sistemi olmalı…
Herkes için 3 dönem kuralı işlemeli…
Hakim nezaretinde önseçim tüm adaylar için uygulanmalı…
Meclis üyelerini sandığa sokup belediye başkanlarını atamak doğru değildir…
Aday adayı olmadan adaylaşmak da doğru değildir…
Ve en kötüsü üç dönem aday adayı olmadan aday olmuş ve bugün belediye başkanı olan bir ismin çıkıp demokratik tüzük çağrısı yapması…
Demokrasi her şartta, herkes için şart…
Sevgili Başkanın talepleri doğrudur…
Ama söz başka eylem başka…
Son söz…
Hem CHP hem tüm partilerde eşit katılımı sağlayacak adımlar atılmalı…
CHP’de bu adımlar atılıyor…
Darısı tüm partilere…