Yılmaz Özdil’in yazdığı “Mustafa Kemal“ kitabını elimden bırakamıyorum. Aslında size de tavsiye ederim. Çünkü kalplerimizde yaşayan o büyük önderi, kitabı okudukça, daha iyi tanıyacak ve daha çok seveceksiniz.
Kitapta o kadar ayrıntılı bilgilere ve anılara yer verilmiş ki; okurken sanki onu yakından tanıyormuşsunuz hissine kapılıyorsunuz. Durup durup yeniden okumak ve onu yorumlamak gerçekten de mutluluk veriyor insana. Kişisel özellikleri ile örnek bir lider olduğunu anlıyorsunuz.
Kitapta da anlatıldığı gibi; Atatürk, asla adam kayırmayan, riyakarlıktan ve dalkavukluktan hiç hoşlanmayan, dobra ve son derece dürüst bir liderdi. O, ulusun sonsuz sevgisini, neden kalplerde yaşadığını, güzel karakteriyle zaten anlatıyor. Kibirsiz ve gösterişten hoşlanmayan, üstelik gammazlara asla yüz vermeyen halleriyle, bütün topluma örnek oluyordu.
Atatürk kitaplara tutkundu. Her fırsatta okur ve kitap okumayanları da eleştirirdi. Kendisinin kitap okumasını eleştirenlere şöyle demişti:
_”Bu tür lafları çok sık duyuyorum, işi gücü yok herhalde kitaplarla uğraşıyor diye dedikodumu yapıyorlarmış, çocukluğumda da böyleydim, elime üç beş kuruş geçince muhakkak yarısını kitaba verirdim. Eğer aksini yapsaydım Atatürk olamazdım.”
Yine kitapta bu konuyla ilgili ilginç bir bölüm var. Aynen alıntılıyorum:
1938… Dünya edebiyatının en prestijli kuruluşu Uluslararası Mark Twain Cemiyeti tarafından fahri üyeliğe davet edildi.
Çankaya’ya gönderilen davet mektubunda şöyle deniyordu:
“ Yaşadığımız zamana Büyük İskender, Jül Sezar ve Napolyon’dan çok daha şanslı bir nam verdiniz, askeri ve sivil dehanız bütün insanlık tarihi üzerinde derinden etkili olmuştur.”
Onun üzerinde iz bırakan kitaplardan birinin “Beyaz Zambaklar Ülkesinde” kitabı olduğunu yazan Yilmaz Özdil, haklıydı. Çünkü Finlandiya, bir avuç aydınla ülkede ekonomik, siyasal ve kültürel bir devrim yaratmıştı. Kitap onu anlatıyordu. Bu kitabı da merak edip okudum. Atatürk’ün izinde, bu kitabı da okuyunca anladım ki, ülkemizde kısa sürede yapılan devrimler için, bu kitap, onun ilham kaynağı olmuştu. Okursanız siz de benzerliği göreceksiniz.
Her 10 Kasım’da onu anarken, ölümsüz bir sevgiyle onu kalbimizde yaşatıyoruz. Belki de dünyadaki hiç bir lider, O’nun kadar sevilmedi ulusu tarafından. Ve hiçbir lider, onun kadar sevgi dolu, onun kadar mütevazi ve onun kadar halktan biri olmadı bugüne kadar. Işıklar içinde yatsın.