Rusya ve Ukrayna arasındaki savaş ve oralardan kaçanların ev talepleri yüzünden, Antalya’da kira fiyatları adeta uçtu! Sadece o da değil, yabancıların belirlenen miktarlardaki ev yatırımlarının, vatandaşlık imkanı veriyor olması da, fiyatları anormal yükseltti!
Anlayacağınız yerli vatandaşımızın, kendi ülkesindeki evleri, bu gelirleriyle, kiralaması ya da satın alması, neredeyse imkansız hale geldi! Bunun bir sınırı, kontrolü, olmayacak mı? Ne yapsın vatandaşımız, çadırda mı yatsın çoluk çocuk?
Üstelik fırsatçı ev sahipleri, eski kiracılarını evden çıkarıp, yabancıya kiraya verme yarışına girmişler! Bunu emlakçılar da söylüyor! Ve ne yazık ki, bu duruma dur, diyen yok, bir de teşvik ediliyor bu tutum! En azından sessiz kalınıyor, fahiş fiyatlara!
Oysa evler ve başımızın üstünde bir çatı olması, ne kadar da önemlidir yaşamımızın her döneminde. Büyük evler, küçük evler, bahçeli evler, apartman daireleri, “Nohut oda, bakla sofa” dediğimiz, küçük ama kocaman sevgileri, mutlulukları içine sığdırabilen evler, çocukluk anılarımızın yaşandığı evler, ilk evlerimiz, son evimiz, ne çok ev hikayeleri ve anılarıyla doludur yaşamlarımız.
Hani Lale Belkıs’ın söylediği bir şarkı vardı: “Doğduğum ev” diye. İnsanı çocukluk evinin ve anılarının içine çeken bir şarkıydı o.
“Hatırla, doğduğun evi / Hatırla, doğduğun yeri/ Bahçenin ve çiçeklerinin / O çocukluk günlerimin / Hatırla o oyuncak köşeni / Emeklediğin merdivenlerini / Burnunun ucunu / Dayayıp ağladığın duvarları / Doğduğum ev ne güzeldi / Doğduğum ev ne güzel / Yok ağlama, yalnızca hatırla…/”
Ama nedense bu şarkı, genelde çoğumuzu; çocukluğumuzun evine duyduğumuz özlem nedeniyle, ağlatır. Çünkü evler, hepimizin hayatında önemlidir. Düşünsenize öğrencisiniz, belki yeni bir şehirde, yeni bir hayata başlayacaksınız ve ilk evinize yerleşiyorsunuz. Ya da ne bileyim, yeni evli bir çiftsiniz, yepyeni bir yuva kurmanın hayaliyle, evinizi özenle yerleştiriyorsunuz. Evlerimiz, hepimizin sığınağı, kalesi! Ve dört duvarı arasında paylaştığımız sırlarımızın, sevinçlerimizin, hüzünlerimizin yoldaşı. Bazen bağıra bağıra ağladığımız, bazen kahkahalarla çınlattığımız, ya da kimseden sakınmadan, korkmadan ağız dolusu küfrettiğimiz, bazen de en güzel duygularımızı, en güzel sevgi sözcükleriyle söyleyebildiğimiz yerdir evlerimiz!
İşte şimdi, bu uçuk fiyatlarla, o kutsal yaşam alanlarımızı, mahremimizi, evlerimizi alıyorlar elimizden! İnsanların, bir evi, bir yuvası, bir sığınağı olmasın istiyorlar! Sadece zengin yabancıların ödeyebileceği dudak uçuklatan fiyatlarla, piyasayı yükseltiyorlar! Peki ya yerli halk, bizim halkımız ne yapacak? Bu gelirlerle, bu ev kiraları ne kadar orantısız oldu, farkında değil misiniz? Mağazalarda fahiş fiyat denetimi yapılırken, ev kiraları ve ev satışlarında bu denetim olmayacak mı?
İstatistiklere göre Antalya; yabancılara konut satışlarında, İstanbul’dan sonra ikinci sırada yer alıyor! Dahası, son iki ayda bazı bölgelerde ev kiraları 5 katına kadar çıktı! Peki ama bu ülkenin insanları ne yapacak? Ortalama bir gelirle bile, bunu ödemeleri imkansız, öyle değil mi?