Feminist Gece Yürüyüşü’nde gözaltı, basın açıklaması yapan başkanlara sabah baskını ve gözaltı, konuşana, sorana, sorgulaya hapis, dava, müebbet…
Gazeteci tutuklu, avukat tutuklu, komutan tutuklu, siyasi tutuklu…
Ülkemiz yarı kapalı cezaevi…
Aslında güzel ülkemde demokrasi, özgürlükler, Anayasal haklarımız hapis…
Hem de mübbet…
Gezi eylemleri başladığında kızım Başak, daha 6 yaşındaydı…
Bugün Başak 15 yaşında…
O günlerde Taksim’de yapılmak istenen hukuksuz inşaat girişimine karşı bir tepki doğmuş ve büyümüştü. Tepkilere karşı dönemin Başbakan’ı Erdoğan’ın ısrarcı tutumu, polisin sert müdahalesi de gerilimi büyütmüştü…
Zaman zaman istenmeyen olaylar yaşansa da bu yurttaşın suçu değildi. Ayrılıkçı gruplar tarafından yapılan provokatif eylemlerin Gezi’ye mal edilmesi mümkün değildir…
Maalesef Gezi’de o gün 14 yaşında olan Berkin Elvan dahil pekçok can kaybedildi…
Maddi ve manevi büyük kayıplar yaşandı…
Ama en büyük kayıp ve üzüntü çevreci ve kent haklarını koruyan bu eylemin geldiğimiz noktada hükümete darbe girişimi olarak hüküm giymesi…
Osman Kavala’nın beraat aldığı davada, müebbet alması…
Bu karara hukukçular da yurttaş da isyan ediyor…
Hukuk hepimize lazım…
Demokrasi hepimize lazım…
Baskılar, cezalar, sindirme girişimleri direnenleri daha da yaklaştırıyor…
Bu gün hukukun sorgulanır olması ve kararların vicdanları yaralaması ülkemize dünyanın bakışında da büyük sarsıntıya yol açıyor…
Yaralanan imajımızı içerde ve dışarda toparlamak mümkün…
Ama bunun yolu hukukun üstünlüğünü kabul etmek…
Demokrasiye yol vermek….
O zaman ne diyoruz…
Susmayacağız, korkmayacağız…
Hak, hukuk, adalet için doğrunun mücadelesi her yerde vereceğiz…