Daha önce de yazdım. Yeni Akiktidar, eski Akiktidarın dış politikada ihtilafları azaltma, dostlukları güçlendirme politikasını sürdürüyor. Dış politikada restorasyon dolu dizgin devam ediyor. İlişkilerde U dönüşler yapılarak normalleşme sağlanmaya çalışılıyor. U dönüşler başka alanlarda da gözleniyor. İçişleri ve ekonomi politikalarında eski Akiktidarın politikalarından farklı arayışlar gözleniyor. Bunlar yeni Akiktidarın U dönüşlerinin somut örnekleri.
Eski İçişleri Bakanı Süleyman Soylu'dan farklı bir profil sergileyen yeni İçişleri Bakanı Ali Yerlikaya, Soylu'nun aksine iç kamuoyunda tartışma yaratabilecek eylem ve söylemlerden uzak duruyor. Örneğin, Yerlikaya göreve geldikten sonra Bakanlık, Soylu döneminde ihraç edilen, idari soruşturma geçiren veya zorla emekli edilen personelle ilgili yargının verdiği göreve iade kararlarını uygulamaya başladı. Bakanın düzensiz göç konusunda da kamuoyunun hassasiyetlerini gözeten bir tutum izlediği gözleniyor.
Düzensiz göç konusunda İstanbul'u pilot bölge yaptıklarını açıklayan Bakan, göç mobil noktaları kurduklarını belirterek, yapılan sorgulamalar sonucu son bir ayda 21 bin yabancının yasal kalış hakkı olmadığının saptanarak, sınır dışı edildiklerini duyurdu. Bakanlığın başta Suriye'den gelen sığınmacılar olmak üzere, iç ve dış güvenlik açısından büyük riskler taşıyan bu konuda önümüzdeki dönemde daha ciddi önlemler alması bekleniyor.
Merkez Bankası'nın, Kur Korumalı Mevduat'tan kademeli olarak çıkmayı hedeflemesi de ekonomi politikalarında gerçekleşen U dönüşlerin sonuncusu. Banka'nın, Kur Korumalı Mevduatta dönüşüm hedefi uygulamasına son verildiği yolundaki duyurusu, seçim sonrası Ortodoks ekonomi politikasına dönüş çerçevesinde değerlendiriliyor. Hazine ve Maliye Bakanı Mehmet Şimşek'in göreve geldiği gün " Türkiye'nin rasyonel bir zemine dönme dışında bir seçeneği kalmamıştır. Kurala dayalı bir Türkiye ekonomisi özlenen refaha ulaşmamızda önemli olacaktır." şeklindeki açıklaması akıl dışı ekonomik politikalarda gerçekleşecek U dönüşlerin ilk işaretiydi. Yeni Akiktidarın izlediği bu zorunlu ekonomi politika sonucu topluma dayatılan acı reçeteyi hissetmeyen var mı?
U dönüşler başka alanlarda da gerçekleşebilir mi? Zaman içinde aynı konuda farklı söylemlerine, politikalarına tanık olduğumuz siyaset mühendisliğinde deneyimli Erdoğan, yerel seçimler öncesi nasıl bir strateji izleyecek? Örneğin yeni bir anayasanın hazırlanması konusunun önümüzdeki aydan sonra gündeme yeniden gelmesi bekleniyor. Değişen koşullar, değişen ihtiyaçlar, beklentiler yeni bir toplumsal sözleşme, yani yeni bir anayasanın kabulü konusunu gündeme getiriyor. Cumhuriyetin 100. yılında toplumumuzun geniş bir kesimi tarafından benimsenecek, devlet toplum ilişkilerine zindelik kazandırabilecek sivil bir anayasaya sahip olabilecek miyiz?
TBMM'nin tozlu raflarında son yıllarda hazırlanarak rafa kaldırılmış anayasa taslakları mevcut. Cumhurbaşkanlığı Hükümet Sistemi ile ilgili olarak da pek çok farklı değerlendirmeler, incelemeler mevcut. Cumhurbaşkanı Erdoğan bir U dönüş yaparak," deneyimlerimiz ve değerlendirmeler ışığında mevcut sistemi masaya yatırın ve ülkemiz koşullarına ve toplumsal barışa uygun yeni bir sistem üzerinde çalışın." şeklinde kurmaylarına tarihe geçecek bir talimat verir mi? Bu talimat doğrultusunda, TBMM'deki tüm partilerin katılımıyla,100. yılda, kaidesi Cumhuriyetin ilkeleri ve demokratik birikim olacak sivil, kuşatıcı, özgürlükçü, koruyucu, sosyal, siyasi ve ekonomik demokrasiyi güvence altına alan laik, insan haklarına ve hukukun üstünlüğüne dayanan bir anayasa üzerinde uzlaşma sağlanabilir mi? Bekleyip, göreceğiz.