Türkiye tarihinin dönüm noktasıydı  AKP-MHP ortak yapımı Anayasa değişikliği ve başkanlık sistemi..

AKP-MHP ortaklığı 338 evet oyu ile referandumun yolunu açtı..

İki partinin Türkiye’yi bilinmezliğe sürdürme ortaklığının yorumunu elbette Türk halkı ve Antalyalılar yapacak, muhtemelen 23 Nisan’da yapılacak olan referandum için kararını verecek..

Ben Türk halkının ve Antalya seçmeninin sağduyusuna her zaman güvendim ve saygı duydum..

Sonuçlarına son 14 yılda pek güvenmesem de sandıktan çıkan sonucu olgunlukla karşıladım.

Karşıladım da Türkiye Büyük Millet Meclisi’ndeki tarihi oylamaya aralarında CHP Genel Başkanı Kemal Kılıçdaroğlu ile Büyükşehir Belediyesi eski Başkanı CHP Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın’ın da bulunduğu 7 CHP’li vekilin katılmayışını çok yadırgadım.

Bir Antalyalı bir seçmen, ülkesini ve kentini seven bir vatandaş, sorumlu bir gazeteci olarak CHP Antalya Milletvekili Mustafa Akaydın’ın bu tarihi oylamaya katılmayışına tepkiliyim.

Neden mi ?

CHP Akaydın’a Büyükşehir Belediye Başkanlığı koltuğunu adeta altın tepside sundu..

Dönemin CHP Genel Başkanı Deniz Baykal, Akaydın’a yasal sürenin bitmesine dakikalar kala ‘istifa et adayımızsın’ telefonu açmıştı.

Akaydın’ın seçildikten sonra Baykal’a yönelik hakaret içeren, küçümseyen, itibarsızlaştırma amaçlı ‘Kral cıplak, cıscıplak, cıplatırım, büyük abi,’ türünde konuşmalar yapmış, tepkiler gelince de ‘benim dilim biraz sivridir’ bahanesini öne sürmüştü.

Akaydın, Antalya’nın ortak adayı gibi Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmişti.

CHP’liler ile birlikte Antalya’nın demokratik, çağdaş, ülkesini ve kentini seven Antalyalılar da oy verdiler..

Akaydın’a sandıkta DSP, İP, Anavatan, DP, hatta MHP’ye gönül veren,bu partilerin üyesi olan seçmenler de oy verdiler..

Antalya Büyükşehir Belediye Başkanı seçildikten sonra farklı bir kişilik yapısına bürünmüştü, ya da seçilene kadar tıpkı FETÖ’cüler gibi kendini iyi saklamıştı.

CHP’nin adayı olarak seçildiği halde ‘Bana partililer(CHP’liler) gelmesin’ tavrını koyan Akaydın, siyasetle ilgili düşüncesini şu sözlerle açıklamıştı :

“Ya ben siyasete alışacağım, ya da siyaset bana alışacak”

Saklamaya gerek yok, Akaydın’a milletvekilliği yolunu açan ön seçime her zaman kuşku ile baktım..

Ön seçimdeki sıralamanın bir CHP Genel Merkezi planı olduğunu düşündüm, bugün de aynı düşünceyi taşıyorum.

Akaydın’ın hedefi büyüktü, CHP iktidar, o da Milli Eğitim Bakanı olacaktı..

CHP iktidar olamadı, Akaydın’ın ise FETÖ iddiaları nedeniyle yıldızı söndü, CHP Genel Merkezi, beklentilerine gerekli yaklaşımı göstermedi.

Gelelim oylamadan kaçışına…

Akaydın ile birlikte CHP Genel Başkanı Kılıçdaroğlu CHP’li vekiller Gürsel Erol, Sencer Ayata, Hilmi Yarayıcı,Nihat Yeşil ve Birol Ertem, Türkiye için hayati önem taşıyan Anayasa değişikliği ve Başkanlık Sistemi oylamasına katılmadılar.

Bakınız Akaydın, tarihi oylamada bulunmayışını facebook üzerinden nasıl açıklıyor : “Tansiyonumun yükselmesinden dolayı gece geç saatte tansiyon ilacı almak için(Biz o ilacın en olduğunu iyi biliriz)  kısa bir süre genel kuruldan ayrıldım fakat dönüşte oylamaya talihsizlik eseri yetişemedim. Maalesef bazı internet haber kanalları, üstelik Cumhuriyetten ve parlamenter sistemden yana olduğunu düşündüğümüz bir haber sitesi, benim de içinde bulunduğum bazı CHP'li milletvekilleri ile ilgili çirkin bir iddia ortaya atmış”

Yani oylamadan kaçmak değil de bunu eleştirmek çirkin bir iftira pes doğrusu..

Bir ara CHP Antalya Örgütü’nü dizayn eden CHP Tunceli Milletvekili Gürsel Erol ise ‘ameliyat olduğum için ayın 19’na kadar raporluyum. O yüzden oylamaya katılamadım” bahanesine sığınıyor.

Akaydın’ın birden tansiyonu yükseliyor, Gürsel Erol, oylama öncesinde ameliyat olup rapor alıyor.

AKP ise hastanede yatan milletvekilini sedye ile Meclis’e getirip oy kullandırıyor.

Bunlar milletin vekili..

Kendilerini seçenlere karşı sorumlu olduklarının farkında bile değiller..

Varın yorumu siz yapın..