Son zamanlar da gündemde yer alan kreşler kapanıyor mu sorusu birçok ebeveyn tarafından araştırılan, merak edilen bir konu haline geldi. Milli Eğitim Bakanı Yusuf Tekin'in belediye kreşlerinin kapatılması ile ilgili açıklaması; "Belediyelere gönderdiğimiz yazı kreşlerle alakalı değildir, kreşle alakalı olamaz. Kreşler bizim bakanlığımızın yetki ve sorumluluğumuzun alanı dışındadır. Bizim herhangi bir belediyeye ‘’kreşi kapatın’’, ya da şu kritere göre açın gibi bir şey söyleme durumumuz yoktur. Toplumu manipüle etmek için söylüyorlar, yalan söylüyorlar. Bizim bahsettiğimiz ana okulları ve ana sınıfları ile ilgili yazıdır." dedi.

Yapılan açıklama sonrası birçok ebeveynin kafası karışmaya başladı. Bakan Tekin’in açıklaması sonrası kreş- anaokulu- anasınıfı terimleri birbirine karıştı. İlk önce bu konuda bahsedilen terimlere bir açıklık getirmek istiyorum.

Ülkemizde, Okul Öncesi Çağında bulunan çocuklar; MİLLİ EĞİTİM BAKANLIĞI’NA bağlı resmi ve özel anaokullarında (3-6 yaş) ve AİLE VE SOSYAL HİZMETLER BAKANLIĞI’na bağlı resmi ve özel (0-24 ay)kreş, (24ay-6 yaş) gündüz bakımevlerinde eğitim ve bakım hizmeti almaktadır. Her iki bakanlığa bağlı açılan resmi ve özel kuruluşlarda eğitim içeriği aynı olup, kurumlarda milli eğitim müfredatı uygulanmaktadır. Kurum yönetmelik ve işleyiş olarak belirli standartlar bulunmakta ve bu kuruluşlar ilgili bakanlıklar tarafından düzenli olarak kontrol edilip, denetlenmektedir.

Belediyeler tarafından açılan kreş, gündüz bakımevi ve anaokulları ise bir bakanlığa bağlı değildir. Belediyenin açtığı kurumlarda belirli standartlar bulunmamakta ve ilgili bakanlık tarafından denetlenmemektedir.

Milli Eğitim Bakanlığı’nca, valiliklere gönderilen yazıda da ilgili belediye kreşlerinin kapatılması değil, yönetmeliklere uygun hareket edilmesi istenmiştir. Aslında burada konu belediyeler tarafından açılan kreş, gündüz bakımevi ve çocuk kulüplerinin kapatılması değil, kuruluş amacı ve yönetmeliğine uygun faaliyetlerde bulunması, Milli Eğitim Bakanlığı’na veya Aile ve Sosyal Hizmetler Bakanlığı’ na bağlanması istenmektedir.

Aksi durumda kaçak kurum olarak görülmektedir, bir bakanlığa bağlı olması belediye kurumlarına giden çocukların da yararına olacaktır. Çünkü kurumların belli standartları olacak ve düzenli olarak denetlenecek, bu sayede alınan birçok şikayet minimal seviyeye inecektir.

Kapatılmasın denetlensin. Çocuklarımıza hizmet veren tüm kuruluşların belirli standartlarda olması ve denetlenebiliyor olmasının çocukların yüksek faydası için önemli olduğu kanaatindeyim. Denetlemelerde; kreşlerin kapasitesi, kreş ücretleri, hizmet sunulan saatler, kurum fiziki koşulları, çocukların ulaşımının nasıl sağlandığı, kreşe kabul kriterleri, verilen eğitimler, resmi evraklar, personelin niteliği, temizlik ve gıda gibi konular düzenli olarak değerlendirilmektedir.

Eğitim- öğretim anayasal haktır ve eşit olarak alınması gereken bir olgudur. Okul öncesi eğitimin, çocuk üzerinde ki olumlu etkisi yadsınamayacak kadar fazladır. Çocukların en yoğun öğrenme dönemi içinde olduğu ‘’0-6 yaş süreç’’ olarak bilinen bu dönemde, bilişsel, sosyal, davranışsal, duygusal ve yaratıcı gelişimlerine katkıda bulunulur. Ailesi dışında güvenli bir ortamda sosyalleşmeyi öğrenen çocuk hayata sağlıklı bir başlangıç ile başlar. Okul öncesi dönemde öğrenilen davranış şekilleri, yaşam boyu devam etmektedir. Yapılan birçok çalışma göstermiştir ki; okul öncesi destek-eğitim olan çocukların, hayatı boyunca daha özgüvenli, duyarlı, başarılı, düzenli, kontrollü, sorun çözme becerisi gelişmiş, sosyal becerileri ve zihinsel becerileri gelişmiş olduğu bilinmektedir.

Belediye kurumlarının öncelikli açılış amacı, dar gelirli ailelerin çocuklarına da eğitim-öğretim hizmeti hakkı sağlanmasıdır. Ayrıca, kadın istihdamının artması, çalışan kadın sayısının arttırılması ve artışın sürdürülebilmesi, çalışan annelerin iş hayatına geri dönebilmesi ve çalışan kadınları desteklemek adına yararlı bir durumdur. Belediye kuruluşlarının açılış amacına uygun çocuk kabul etmediği, ekonomik açıdan gelir durumu iyi olan ailelerin çocukları belediye kurumlarına yerleştirilmişken, dar gelirli ailelerin çocuklarının bu hizmetten faydalanamadığını gözlemliyoruz.

Belediye Kurumları’na alınan çocukların, özel bir gelir belirleme komisyonundan geçmesi gerektiği kanaatindeyim. Bu sayede gelir durumu iyi olup, maddi sorunlar yaşamadığı halde, ihtiyacı olanların kontenjanını ve hakkını zapt edenler engellenmiş; gerçek ihtiyaç sahibi aile çocuklarının belediye hizmetinden yararlanması sağlanmış olacaktır.

Psikolog/Aile Danışmanı

FATMA SU