Başlıktaki soru tuhaf gelebilir ama, cevabı hemen hemen hepimiz biliyoruz. Adaletten yoksun, içi boşaltılmış hukuk, vicdansız insan ve sevgisiz kalp olur! Bunu en iyi, acı çeken, haksızlığa ve zulüme uğramış insanlar bilir! Organize kötülüğün keder yüklediği bunca insan varken, hiç bir şey yokmuş gibi davranmak, kayıtsız kalmak, utanç verici aslında!
“ Suçluları yaratan yasalarımız, onları cezalandıran yasalarımızın yanında ne kadar çok.” Diyor Tucker.
Adalete dayanmayan yasalar ve hukuk sistemi getirirseniz, vicdandan yoksun bu sistem, “suçlu” yaratır. Eğer sığınacak bir adalet yoksa, insanlar adaleti kendileri sağlamaya kalkışırlar! Bu da kaosa yol açar.
İnsanı insan yapan en önemli özellik, vicdandır. Vicdanlı insanın da, sevgi dolu bir kalbi vardır. Bunlardan yoksun kalan insanlar, artık insani değerlerini de kaybetmişlerdir ne yazık ki!
Honore de Balzac’ın bu konuyla ilgili güzel bir sözü var:
“ Vicdanımız, biz onu öldürmedikçe, yanılmaz bir yargıçtır.”
İletişim çağındayız ve dünyada olup biten her acıyı, her katliamı, her zorbalığı görüyoruz. İran’da ölen genç insanları, o insanlara ve kadınlara nasıl giyinmeleri gerektiğini söyleyen yasalar yüzünden, devlet eliyle yapılan zalimlikleri, hüzünle izliyoruz.
Dünyada ve ülkemizde, çeşitli iftiralar ve düzmece suçlamalarla hayatı karartılan insanlar olmadı mı?
Bugünkü dünya; hukuku silah gibi kullanan bazı hukukçular ve yönetimler yüzünden, haksızca hapishanelerde ölen, hastalanan, yıllarını tüketen insanların varlığı ve bunca acımasızlıkla, insanı dehşete düşürüyor! Böylesi bir dünyada huzurlu olmak da mümkün değil!
Haksızlıklara itiraz edildiğinde; adalet ve hukuk varmış gibi davranan ve adil kararlar olduğunu iddia edenlere bakınca; kalplerinde sevgiden eser kalmadığını görebiliyor insan.
“Adaletsizliğin en büyüğü, adil olmayıp, adil gibi görünmektir.” Diyor Platon. Haksız mı?