24 Temmuz gazetecilikte sansürün kaldırıldığı gün olduğu
için, basın emekçilerinin bayramı ilan edilmiş ama, ortada meslek açısından
bayram edilecek bir şey yok maalesef! Çünkü gazetecilik yalnız bizim ülkemizde
değil, dünyanın bir çok ülkesinde de giderek tehlikeli bir meslek halini aldı!
Eğer gerçek anlamda gazetecilik etiğine uyuyor ve toplumu
doğru bilgilendirerek, toplum çıkarlarını her şeyin üstünde görerek haber
yapıyorsanız ve bu haberleri yaparken “zülfü yare” dokunuyorsanız; bilin ki,
başınıza iyi şeyler gelmez! Dayak yiyen, hırpalanan, haber peşinde koşarken
itilip kakılan, hakarete uğrayan, elindeki fotoğraf makinesi, kamerası kırılan,
kovulan,haber yapayım derken, hastanelik olup, kendisi haber konusu olan bir
sürü gazeteci var! Dahası; ölümle tehdit edilen, hatta öldürülen ve çoğu kez
faili bulunamayan gazeteciler de var! Yıllarca hapiste yatan gazeteciler,
savaşları izlerken savaşlarda öldürülen gazeteciler, işinden kovulan
gazeteciler, sendikalı olmasına izin verilmeyen gazeteciler, iş saati ve gecesi
gündüzü olmadan haber peşinde koşan gazeteciler de var! Görüleceği gibi pek de
parlak bir meslek değil günümüzde gazetecilik! Hatta bayağı riskli bir meslek!
Üstelik bir yüksek kazancı da yok! Çok sayıda okur bulunmayan ülkelerde, gazete
satışları da yüksek oranda değil zaten!
Kısacası resmen sansür olmasa bile, sürekli kendi
kendinize otosansür uyguladığınız bir meslek şimdilerde gazetecilik! Kazanca
değil de, etik değerlere ve ideallere bağlı insanların yapacağı bir iş aslında!
Ama bu sözüm, kalemini çıkarları için kullanmayan, hep güçlüden yana olup, güç
kazanmaya çalışmayan insanlar için. Yani gerçek anlamda gazeteciler için. Yoksa
diğerlerini gazeteciden bile saymıyor gerçek meslek erbabı! Kısacası bayramlık
bir şey yok ama, yine de adet olmuş; “ gazeteciler ve basın bayramı” kutlu
olsun diyorum. Gazetecilik mesleği açısından daha güzel günlere erişmek
dileğiyle...