Cumhurbaşkanı Erdoğan, 2025 yılını “Aile Yılı” ilan etti ama, 2025 yılının ilk 10 gününde, 9 kadın erkek şiddeti ile öldürülmüş! Oysa geçen yılın ilk 10 gününde 6 kadın öldürülmüştü!

Demek ki erkek şiddeti ve aile içi şiddet, her yıl giderek artıyor! Aile de kadını koruyamıyorsak, aile bütünlüğünü nasıl sağlayacağız? Üstelik nasıl bir aile anlayışından söz ediyoruz? Bu konuda da toplum hemfikir değil!

Kadının sadece evde çocuk yapması ve ev işleri dışında başka bir işi olmamasını savunan aile anlayışı ile, kadının iş hayatını destekleyen, onu aile içinde erkekle eşit gören bir aile anlayışı arasındaki farklı görüşleri ne yapacağız? Kadını eve kapatan aile anlayışını dayatmak, günümüzde çok da geçerli olmasa gerek! Kadın yaşamına ve kadın bedenine yönelik, erkek saldırganlığı, kadının çaresiz, korunmasız, işsiz ve eğitimsiz bırakılması ile doğru orantılı olarak artmaktadır. Ekonomik özgürlüğü olmayan kadının, çaresizce bu şiddet dolu aile anlayışına katlanacağı varsayımından hareket edenler, bu çağda böyle bir anlayışın kabul görmeyeceğini anlamak zorundalar!

Şiddete başvuran erkeklerin çoğu, ekonomik yönden de ailelerine yeterince bakamayan, işsiz kalan ve aileyi kaybetme riski olan insanlardan oluşuyor. Kadına ve çocuğa yönelik erkek şiddeti, hayatlara kıyıyor! Cezaların yetersiz kaldığı, ya da iyi hal indirimleri gibi yaklaşımlar, kadınların yaşam haklarını ellerinden aldığı gibi, eşitlik ve özgürlüklerine de kastediyor!

Kadın haklarının çiğnendiği bir yerde “Sağlıklı bir aile yapısı” oluşmaz. Kadınlar aile içi şiddet ve zorbalığın yanı sıra, toplumsal ve kültürel baskı altındalar. Çoğu kez eğitim- öğretim imkanlarından yoksun bırakılan kadınların, çalışma hakkından da yoksun bırakılması, çalışan kadınlarınsa; işyerinde mobbing, ayrımcılık ve gelir adaletsizliği ile karşılaşması, ailenin en önemli bireylerinden biri olan kadını, güçsüz, çaresiz ve korunmasız bırakıyor! 2025 “Aile yılı “olacaksa, kadınların eşit ve özgür bireyler olarak yaşaması sağlanmalıdır!

Unutulmamalıdır ki; ailenin sağlık ve mutluluğu, toplumun huzur ve güveni ancak kadınlarımızın, saygı, sevgi ve adalet görmesiyle mümkündür.