Türkiye- Mısır arasındaki siyasi ilişkiler 2013 yılında Mısır Cumhurbaşkanı Muhammed Mursi’nin askeri darbe ile görevden uzaklaştırılmasına Türkiye’nin sert tepki göstermesi nedeniyle maslahatgüzar seviyesine düşürülmüştü.

Mısır, yakın dostane ilişkilerimiz olan bölgede  ağırlığı hissedilen ülkelerden biriydi. Siyasi, ekonomik, askeri, kültürel dahil pek çok alanda ilişkilerimiz, istişarelerimiz mevcuttu. Arap Baharının ateşlediği Mısır’daki gösteriler Türkiye’de heyecanla karşılanmış, demokrasinin bu ülkede de yeşereceği umudunu  doğurmuştu. Ancak Mısır’daki darbe bu umutlara da darbe vurdu. Cumhurbaşkanı  Erdoğan, darbe lideri Mısır Devlet Başkanı Sisi’ye ağır ithamlarda bulunuyor, Sisi de cevaben “içişlerimize karışma” diyordu. Ancak bu gerginlik de sürdürülebilir nitelikte değildi. Diyalog tesisi ve ikili ilişkilerin tekrar güçlendirme arayışına  girildi . Bu şekilde  anlaşmazlıkların azaltılacağı ve dostlukları canlandırılacağı, ilişkilerin normalleşeceği öngörüldü. Katar’daki Dünya Futbol Şampiyonasında Erdoğan ile Sisi’nin el sıkışması ve bir süre başbaşa  görüşmesi  iki ülkede ve dünyada ilgi ile takip edildi. İlişkilerde yeni bir başlangıç olarak nitelendi.Ancak önümüzdeki süreçte yanıt bekleyen pek çok soru var. Örneğin,Türkiye-Mısır diyalogu Doğu Akdeniz deniz yetki alanlarına yansıyacak mı? İki ülke arasındaki yakınlaşmanın Yunanistan ve Libya üzerindeki etkileri ne olacak? Dikenli sorunları, diyalog ve diplomasi kapısını açık tutarak çözmeyi başarabilecekler mi? Bekleyip göreceğiz. Gelelim Suriye’ye. Türkiye’nin ilişkilerini normalleştirme hamlesinde bir süredir Suriye de yer alıyor. Cumhurbaşkanı Erdoğan,  Suriye ile yeniden normal  ilişkiler tesis etme arzusunu son dönemde sık sık dillendiriyor. Suriye, Türkiye için her zaman zor bir komşu olageldi. 90’lı yıllarda terörist  Öcalan’ı barındırması, sınır aşan suların paylaşımı  gibi sorunlarımız vardı. Suriye o zaman da otoriter bir yönetim altındaydı. Ancak bu durum bizim için sorun değildi. Öcalan’ın Ankara’nın baskısıyla çıkarılmasından sonra, ilişkilerimiz ekonomi, ticari ağırlıklı olumlu bir seyir izlemeğe başladı. Suriye’de Arap Baharının bir parçası olarak 2011 de başlayan halk hareketi büyük bir ihtilafa dönüştü. İhtilaf,  bölgesel güvenlik ve istikrarı etkiledi. İç savaş  pek çok masum insanın hayatına mal oldu. Milyonlarca Suriyeli ülkeyi terk etti. Türkiye gibi ülkeleri güvenlik ve insani sorumluluklarla karşı karşıya bıraktı. Bu süreçte,Suriye’nin toprak bütünlüğünün korunması, çatışmaların sona erdirilmesi, halkın meşru taleplerinin karşılanması Türkiye’nin öncelikli hedefleri arasında yer aldı. Suriye’deki durum belirsizliğini sürdürüyor. Sorunlar karmaşık, iç içe. Gelişmeleri yakından takip eden  Türkiye, sorunlara çözüm bulunmasına daha fazla katkıda bulunmak amacıyla ilişkilerde  normalleşme öneriyor. Bu bağlamda  üçlü bir format düşünüyor. Bu format Rusya’yı, Türkiye ile Suriye arasındaki ikili düzeydeki meseleler üzerinde doğrudan bir muhatap haline getiriyor. Rusya’nın Türkiye’nin bu hamlesini memnunlukla karşıladığı görülüyor. Nitekim, 28 Aralık ta Moskova’da Milli Savunma Bakanı Hulusi Akar , Rusya Savunma Bakanı Şoygu ve Suriye Savunma Bakanı Abbas ile bir araya geldi. Üç ülkenin İstihbarat Başkanları da toplantıya katıldı.  Bu  Şam ile 11 yıl sonra ilk üst düzey resmi temas niteliğini taşıyor. Normalleşme sürecinde, yanıt bekleyen pek çok sorun karşımıza çıkıyor. Sığınmacıların ağır ekonomik kriz içinde bulunan  Suriye’ye geri dönmeyi isteyip istemeyecekleri, Türk Silahlı Kuvvetleri’nin bulunduğu bölgelerde ne gibi bir düzenleme yapılacağı, buralarda güvenliğin nasıl sağlanacağı, Özgür  Suriye Ordusu’nun geleceğinin ne olacağı yanıt bekleyen sorulardan bazıları. Keza DEAŞ ile mücadele gerekçesiyle Suriye’de askeri güç bulunduran ABD, bu amaçla terör örgütü PKK’nın Suriye’deki  uzantısı YPG/SDG’yi  kullanıyor . “Ayrılıkçı” faaliyetlerde bulunan  YPG/SDG’yi  askeri açıdan donatıyor. Bu durumun ileride “Mini bir  devletin” yaratılmasına yol açabileceği ,gerginlikleri daha artırabileceği söyleniyor. Türkiye, ulusal güvenliğini  yakından ilgilendiren bu gelişmeleri yakından izliyor.  Normalleşme sürecinde  üzerinde  önemle durulacak sorunlardan biri de bu olacak.

YENİ YILINIZI KUTLAR, SAĞLIKLI, HUZURLU, MUTLU VE BAŞARILI NİCE YILLAR DİLERİM.