Yolsuzluk, yani haksız kazanç, belki de dünyanın en eski işidir. Siyaseten veya bulunduğu makamın gücünü kullanarak nüfuz suistimali, yasalarımıza göre suç olmasının yanında inancımıza göre de günahtır. İnancımızda alın teri kutsaldır.
Yolsuzluk belki Türkçesi çalma deliliği olarak bilinen bir nevi
kleptonomi de sayılabilir. Çünkü alışan vazgeçememektedir.
Şeffaflık ve hesap verebilirlik
demokrasinin önemli vazgeçilmezleridir. Vatandaş kısıtlanmış basından bir şeyler öğrenmeye çalışsa da tatmin
olamıyor. Bırakın vatandaşı TBMM çatısı altındaki vekillerimiz bile sorulan
sorulara cevap veremiyor. Çünkü onların birçoğunun da her şeyden haberi yok
gibi. Eğer haberleri var da gizliyorlarsa, ya yürekli değiller, ya da şeffaf
değiller. Ya daa! Alınan kararlar, kendilerinin ve yakın çevrelerinin işine geliyor.
Demokrasi, kutsal bir sözcük olarak
herkesin ağzındadır ama uygulaması hep tartışılır. Bir çok tarihi şahsiyet, ‘demokrasinin temeli adalet olmalıdır’
der.
100 civarı eseri olan Fransız yazar Balzac;
‘adalet örümcek ağına benzer, küçücük
sinekler takılırlar, ama eşek arıları deler geçer’ demiş. Son yüzyılın
yarısını adalet çağrışımlarıyla geçiriyoruz. Orman alanları, sahiller talan
ediliyor, davalar açılıyor, köylü kentli adalet diye haykırıyor.
İnsanlar olmadık iddialarla
tutuklanıyor ve birkaç yıl sonra adeta kusura bakma denilip beraat ettiriliyor.
Tacizci, gaspçı, hırsız, adli kontrollü olarak salıveriliyor. Kadınlarımız can
güvenliğimiz yok diyerek feryat ediyor. Halkımız sanki Orta doğululukla batılılık etkisi arasında sıkışıp kalmış.
Yıllardır yasalar yapılır, kimisi
adildir, kimi yasalar ise belli gurupların önünü açmak içindir. Bazıları da
siyasetçiyi korur. Biz Türk milletinin ihtiyacı olan ise, örf ve adetlerimizi
koruyan, Türk yaşam tarzına ve inançlarına uygun yasalardır.
Yasaların çıkması ve uygulanması
kadar, uygulayacak insanımızın yasaya uyumu da önemlidir. Kendi geleneğine
uymayan ve yaşamını zora sokan yasaları milletimizin kabul edip uygulaması
elbet çok zordur.
Yasaların uygulanması, iyi niyetli
insanlara göre galiba. Yıllardır, banka boşaltmaları, banker vurgunları ve de
son dönemin konusu Bitcoin yolsuzluğu, insanın aklına, kötü niyetlilere yasa yok mu diye sorası geliyor. Elbet ceza
yasalarımız var ama niyeti bozuk olanların çok olduğu bir ülkede bence fazla
etkisi olmuyor.
Cezalar ağırlaşırsa, insan hakları,
demokrasi diyenler ortaya dökülüyor. Cezaları hafifletsen suç ve suçlu artıyor.
En iyisi belli bir yaş aralığındaki
nesli bir yıl kapatıp eğitmek lazım. Yani düşüncelerini
resetleyip insani fikirlerle donatmak lazım. Yolsuzluk alışkanlığı ve
hastalığından kurtulmaları için beyinlerindeki o bölüme aşı yapmak lazım.
Hoşça kalın, yolsuzluk yerine emeğinizle kalın.