Yazıktır yazık, ülkeyi ne hale getirdiler. Hiç değilse TV kanallarından bu alameti farikayı izleyen yetkililer acaba ne düşünüyorlar. Vuran, kıran, çalan ,çarpan, öldüren, soyan, dolandıran, bulandıran katleden, yakan, yıkan sömüren, kaçan, kaçıran, istismar eden, her türlü rezaletti hortlatan, kanun çiğneyen, vatana millete ihanet eden, bu güzel ülkede toplumumuzun saygınlığından, birlik beraberliğinden, düzeninden irtibat ve ittifakından, gelenek ve göreneklerinden, talim ve terbiyesinden, sevgi ve saygılı insanlarının insanlığından, maddi ve manevi mevcudiyetinden, ekonomisinden ve ekolojisinden eser bırakmayan illegal bozuntularına karşı nasıl oluyor da susuyoruz.....

İnsan psikolojisini hiçe sayarak toplumsal psikolojiyi allak bullak eden kaynaklara karşı nasıl oluyor da böylesine tepkisiz kalabiliyoruz, İstanbul'un sokaklarında hainlerin araba yarışı yaparak güzelim insanları öldürmelerini, ellerini kollarını sallayarak fütursuzca sırıtarak serbestçe dolaşmalarını nasıl görmezden gelebiliyoruz.

Memleketin ekonomisinin, ekolojisinin, ulusal değerlerimizin ağzına tükürüyorlar, başımız yerde, neler oluyor muhteremler, haksızlıklar, hukuksuzluklar, adaletsizlikler, hak yemeler, hırsızlıklar, uğursuzluklar, nereden nereye koşuyoruz, güven duygularımız yerle yeksan oldu, kaybolan güven duygumuzu, inanç bütünlüğümüzü nasıl geri kazanıp yeni bir yol haritasını hazırlayıp yola devam edebileceğiz.

Tarikatlarla, mafya bozuntularıyla toplum perişan, devletin de bağına hançer sokmak için hukuksuz ve yıkıcı zihniyet demostrasyon yapıyor sanki. Ekonomiden de bir dem vurmak gerekirse, çok sayıda diplomalı ekonomistin TV ekranlarındaki beyanlarından hareket edildiğinde; Bir türlü enflasyonun önüne geçilmediği, gelir dağılımındaki eşitsizliğin halkın canına tak ettirdiği, asgari ücretle ilgili sorunlar, ülkemizde büyük çoğunluğun açlık ve yoksulluk sınırın altında yetersi gelirle ay sonunu getiremediği, görünürdeki istatistiki değerlerin gerçeği yansıtmadığı, esasen yaşamımız için gerekli olan yaşam malzemeleri ve yaşam ürünlerindeki artışlar göz önün bulundurulduğunda enflasyonun % 100- % 200- % 250-300 mertebelerine kadar (ürünün cinsine ve türüne göre) yükseldiği yolunda haberler yayınlanmaktadır.

Her geçen gün enflasyon hızının gün geçtikçe kademeli olarak artış gösterdiği, kontrolsüz ve denetimsiz durumda bulunan piyasaların bu gidişattan yararlanarak durumu istismar eder duruma geldiği, aynı şekilde piyasalara etkili bir dille "D U R " denilemediği, bu nedenle sabit gelirli insanlarımızın yaşamında ciddi sıkıntıların söz konusu olduğu açıkça ve kesintisiz olarak medyada ciddi alanlar açar hale gelmiştir. Yukarıda değinilen çok başlıklı konunun sigortası ve fren gücü, bizi yöneten devletimizdir. Sözün bittiği yerde bulunuyoruz. Bir milletin her açıdan mutlu olması, o milleti yöneten kurumunun ve kurumların isabetli projelerle duruma hakim olmasıyla mümkündür.