Bunların hiç birisini Türkiye ve ülke toplumumuz hak etmiyor, ne demek bunlar, Ekonomideki çöküş- hayat pahalılığı-enflasyondaki hiper tansiyon-her alanda piyasalardaki denetimsizlik- kadın ve çocuklarımıza taciz- binlerle ifade edilen kadın ve çocuk katliamları-insan hak ve hukukun gerektiği şekilde tecelli edemiyor olması-ülkemizin uyuşturucu trafiğinde bir köprü olarak kullanılıyor olduğu -Avrupa uyuşturucu ajanının raporlarına göre Avrupa'da birinci, dünyada on dördüncü olduğumuzla ilgili iddialar-son Avrupa raporuyla 2023’te Avrupa'da 9.5 ton, ülkemizde 23 tona yakın uyuşturucu madde yakalandığı Atatürk'ün ülkeyi teslim ettiği gençliğin uyuşturucu belasıyla başının dertte olduğu- polisimizin zaman zaman okul kapılarında uyuşturucu satıcılarıyla mücadele ettiği, Sayın İç İşleri Bakanımızın göreve geldiği günden beri sayısın mafya guruplarını yakalattığı ( Bunu millet olarak alkışlıyoruz.)-esrar, eroin, kokain ve benzeri uyuşturucu zehirlerinin, gençliğimiz için kırmızı alarm verdiği...
Kanunsuz şekilde düzenekler kurarak löküs çakarlı arabalar kullanarak mafya babaları karşısında bile insanların adeta selam durduğunu, o illegal mafya babaların (babası yaşındaki zavallı insanlara) elini öptürecek derecede işin raydan çıktığını (TV ekranlarında bu olaylara tanık olunmuştur.) Son günlerde özellikle ve bilhassa Sakarya'da bir spor başkanına karşı orantısız güç kullanarak sandalyesindeki başkanın suratına defalarca tokat atıp, savunma gücünü yitirmiş bir insana yapılan işkence ve benzeri olayların; toplumun sinir uçlarıyla oynandığı, benzeri bir çok olaylar karşısında mağdurların korunmadığı yahut korunamadığı hususların, artık bir ülke gerçeğine dönüştüğü- tuzun kokuştuğu- lağımların yüzeyden akar hale geldiği-toplumun bütün bunlardan azami derecede rahatsız ve şikayetçi olduğu-Kara para aklamalar - milyonlarca gelirat karşısında vergi ödemeyenler- coğrafyamızda maden arama şirketlerinin ülke topraklarını kimyasal zehre boğarak içme ve kullanma su kaynaklarımızı, çevre değerlerimizi, ekolojik dengeyi sarsan, ekosisteme dönüşü olmayan hasarlar açan, toplum sağlığını tehlikeye düşürerek kamu yararını gözetmeden, kısa orta ve uzun vadede insanımızı çok alanlı tehdit eden uygulamaların halen devam ettiği-siyaset kurumunun da görevini yapmadığı, kısır çekişmelerle ülkemizin gerçek sorunlarının çözümünden uzaklaşıldığı-fenomenlerin, suç örgütleri, cemaat yapılanmalarının ve tarikatlar konusundaki rahatsız edici yayınlar-milyonlarca sığınmacının toplumsal sosyoloji üzerindeki etkileri-eğitim konusundaki ağır sorunlar-kapanan binlerce köy okullarının sebep olduğu sosyal ekonomik, ekolojik, sosyolojik ve psikolojik sorunlar-işsizlik, hepsi çözülmeli...
SONUÇ OLARAK: İlgililerimiz, anılan bu sorunları dikkate alarak herkes kendi alanındaki sorunları çözerlerse bu ülke kurtulur. Çözülmezse batarız.