1979 birçok tarihçinin, akademisyenin, gazetecinin, yazarın, siyasetçinin dikkatini çeken yıldı...Hakkında binlerce makale, binlerce kitap yazılan yıldı...

1978'de Server Tanilli, Bedri Karafakıoğlu, Bedrettin Cömert, 1979'da Abdi İpekçi, Cavit Orhan Tütengil, 1980'de Kemal Türkler askeri darbeye giden yolda suikaste uğrayan kanaat önderleri ve aydınlardan sadece birkaçıydı...Tanilli suikast sonucunda felç kalmıştı...

Türkiye sokakları kan gölüne dönmüştü...1981'de Roma'da Katolik Kilisesinin Polonyalı lideri Papa'ya düzenlenen suikast girişiminde rol oynayanlar bile 1970'lerdeki Türkiye iç savaşının figüranlarından birkaçıydı...

1979'da Afganistan'ı Sovyet ordusu işgal etti...10 yıl süren savaşta 14.453 işgalci Sovyet askeri öldürülecekti...Sovyet ordusunun Afganistan'da Amerikan hükümetinin (CIA'in), Suudi sermayesini kullanarak, İsrail'in Araplarla yaptığı savaşlarda ele geçirdiği Rus silahlarını Afganlı gerillalara dağıtarak  nasıl yenilgiye uğratıldığı  "Charlie Wilson's War: The Extraordinary Story of How the Wildest Man in Congress and a Rogue CIA Agent Changed the History of Our Times" (2003) adlı kitapta ayrıntılı olarak anlatılır...

Bu operasyonda Amerikan hükümeti, Amerikan devleti Başkan Ronald Reagan, CIA yöneticileri George H. W. Bush, Stansfield Turner, William J. Casey, William H. Webster, Demokrat Partili Senatör Charlie Wilson (1933-2010),  girişimci Joanne King Herring (1929), Suudi milyarder ailenin oğlu Osama bin Laden (1957-2011), Fransız Hükümeti Küresel İstihbarat Servisi Başkanı Alexandre de Marenches  (1921-1995), Suudi gazeteci Jamal Khashoggi (1958-2018) gibi figürleri kullanır...Wilson'ı beyazperdede iki Oscar ödüllü Tom Hanks, Herring'i beyazperdede Oscar ödüllü Julia Roberts canlandırmıştır...

Bu figürler Sovyetler Birliği'nin 25 Aralık 1991'de (Hazreti İsa'nın doğum günü olarak kutlanır 25 Aralık) tarih sayfaları arasına karışması için hep birlikte, koordinasyon halinde çalışmıştır...Vladimir Putin "25 Aralık 1991 Çarşamba hayatımın en berbat, en fena, en iğrenç günüydü" demiştir...

Katolik Kilisesi 1941-1945 arasında Hitler'i ve Hitler'in müttefiklerini kullanarak Sovyetler Birliği Komünist Partisi diktatörlüğünü yıkmaya çalışmıştır...Barbarossa Saldırısı Katolik Kilisesi destekli devasa eylemdi...Sadece 22 Haziran 1941 Pazar günü yaklaşık 4 milyon asker Sovyetler Birliği'ne saldırmıştı...

1981'de Papa John Paul II 'ye Mehmet Ali Ağca düzenlenen suikastin perde arkasıyla ilgili bazı çok gizli dosyalar adı geçen Papa'nın resmi biyografisini (Pope John Paul II: The Biography) yazan gazeteci Tadeusz Witold Szulc'a (1926 –2001) sızdırılmış, yazarın bu büyük sırları ancak roman formatında yayınlamasına izin verilmiştir: To Kill The Pope : An Ecclesiastical Thriller...

Vatikan  suikastle ilgili bir soruşturma yürüttü...Soruşturmayı Vatikan adına yürüten kişi geçmişte CIA için çalışmıştı...Soruşturmayı yürüten kişi CIA'den de yardım aldı...Soruşturma sonucunda suikastin arkasındaki kişiye ulaşıldı...Suikasti sipariş eden Katolik Kilisesinde bir askeri darbe planlayan Fransız Başpiskopostu...İnfaz Avrupa’da da dernekleri bulunan bir Türk örgütüne ihale edilmişti. Kendisi de Katolik olan, daha önce Papa John Paul’ün hayat hikayesini kitaplaştırmış, ek iş olarak romanlar yazan Polonya asıllı Amerikalı gazeteci Tad Szluc’a elde edilen bilgiler servis edildi ve ‘Papa’yı Öldürmek-To Kill the Pope" romanı ortaya çıktı...

1 Şubat 1979'da İran iç savaşının kazananı molla Ruhollah Khomeini (1902-1989) Atatürk ve iki Şah'ın İran'a benimsettiği laik düzeni yıkmak amacıyla Fransa'dan uçakla İran'a döndü...İran molla diktatörlüğünün Türkiye'deki laik insan hakları savunucularını öldürtmek için suikast / terör çeteleri kurarak Türkiye'ye yolladığı çok yaygın iddiadır...

Aynı gün (1 Şubat 1979'da) Milliyet gazetesi başyazarı ve genel yayın yönetmeni gazeteci Abdi İpekçi öldürüldü...İpekçi öldürülünce Milliyet Gazetesi'nin ölüm tehditleri alan sahibi Ercüment Karacan tehditlere daha fazla dayanamayarak büyük bir aceleyle Milliyet'i sattı...Aynı yöntemle Hürriyet Gazetesi genel yayın yönetmeni Çetin Emeç öldürüldüğünde kendisi de ölüm tehditleri alan Hürriyet Gazetesi sahibi Erol Simavi de Hürriyet Gazetesi'ni ivedilikle satacaktı...

1973'te petrol varil fiyatının 3 dolardan 12 dolara yükselmesi, 1970'lerde Demirel ve Ecevit'in ABD'nin "Türkiye'de haşhaş ekimi tümüyle yasaklansın...Sizin haşhaş tarlalarınızdaki ürünler dönüp dolaşıp Amerikan halkını zehirleyen uyuşturuculara dönüşmektedir," argümanını, talebini reddetmesi, 1970'lerin sonunda Demirel ve Ecevit'in ABD'nin "Yunanistan'ın NATO'ya dönmesine koyduğunuz vetoyu Yunanistan'dan hiçbir karşılık beklemeden kaldırmak zorundasınız" talebini reddetmesi, 1974'te Başbakan Ecevit hükümetinin 1878'de 2. Abdülhamit'in onayıyla İngiltere'ye verilen Kıbrıs'taki Türklere soykırım yapılmasını engellemek için askeri müdahalede bulunmasıyla başlayan süreçte yüksek enflasyon, temel ihtiyaç maddelerinin, Türk hükümetinin, Türk şirketlerinin ithalat yapabilmek için ihtiyaç duyduğu dövizin (yabancı ülke paralarının) karaborsaya düşmesi de bütün bunlara eklenerek, İspanya, Rusya, Lübnan, Suriye, Meksika, ABD iç savaşlarının küçük çaplı bir benzerini Türkiye'de yaşatmıştı...

Aydınlara yönelik suikastler (bir örnek: Server Tanilli 1978'de uğradığı silahlı saldırı sonucunda felç oldu) ülkenin 12 Eylül askeri darbesiyle yeniden dizayn edilme sürecini başlattı...

1961 anayasası temel insan hakları ve özgürlükler konusunda çok ileri bir anayasaydı...1971 askeri darbesi ve 1980 askeri darbesiyle 1961 anayasası öldürülmüş oldu...

2-Öte yandan T.C. diplomatlarına yönelik Ermenilerin kullanıldığı suikastler 1973'te başlatılır...1915'te Osmanlı ülkesinde Ermeniler ayaklanınca Osmanlı Ordusu ve İçişleri Bakanlığı Ermeni topluluklarını Anadolu'dan Suriye'ye sürgün etmişti...İşte bu sürgünün intikamını almak gerekçesini ileri sürerek Ermeniler Türkiye Cumhuriyeti temsilcilerine çok sayıda suikast düzenledi...İlk suikasti Gürgen Mıgırdiç Yanıkyan (1895-1984) 1973 yılında düzenledi...

ABD'Santa Barbara kentinde 27 Ocak 1973'te Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ile Konsolos Bahadır Demir'in Ermeni asıllı Amerikalı Gurgen Mıgırdiç Yanıkyan tarafından şehit edilmeleri, Türk diplomatlara yönelik yapılan ilk saldırı oldu.

Anadolu Ajansı muhabirinin derlediği bilgilere göre, büyük çoğunluğu ASALA ve JCAG gibi Ermeni terör örgütlerinin saldırılarında, bugüne kadar 58'i Türk vatandaşı olmak üzere (31'i diplomat ve aile mensubu) 77 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı.

Türkiye'ye karşı terör yoluyla savaşma amacını taşıyan ilk Ermeni terör örgütü ASALA, 1975'te kuruldu. Örgütün, aşırı sol eğilimli yapısı itibarıyla geleneksel Ermeni partilerinden Sosyal Demokrat Hınçak Partisine daha yakın olduğu biliniyor.

Türkiye'nin yanı sıra diğer bazı ülkelerin çıkarlarını da hedef alan ASALA, ilk kez 20 Ocak 1975'te Dünya Kiliseler Konseyinin Beyrut bürosuna yaptığı bombalı saldırıyla adını duyurdu.

Diğer bir Ermeni terör örgütü JCAG ise 1975'te Beyrut'ta Taşnaklar tarafından kuruldu. Örgütün kuruluşu, Taşnakların 1972'de 20. kongresinde kararlaştırıldı. Ancak JCAG'ın, ASALA gibi Marksist-Leninist değil, milliyetçi çizgiye sahip olduğu biliniyor.Yabancı ortaklar yerine sadece Ermeni diasporasından destek aldığını iddia eden JCAG, sadece Türkiye ve Türklerin çıkarlarını hedef alırken, diğer ülkelerin çıkarlarına yapılacak saldırıların sözde "Ermeni davası"na zarar vereceği görüşünü savundu.

Türkiye'nin Viyana Büyükelçisi Daniş Tunalıgil'in 22 Ekim 1975’te şehit edildiği saldırıyı ASALA ile üstlenen JCAG, adını ilk kez bu vesileyle dünyaya duyurdu.İki örgüt arasındaki ülkü farkı, ASALA'nın geçmişte Ermenilerin çoğunlukta olduğu iddia edilen Türkiye'nin doğu bölgelerini Sovyet Ermenistanı'na bağlama amacı taşımış olması, JCAG'ın ise bu topraklarda bağımsız bir Ermenistan kurulmasını hedeflemesinden kaynaklanıyor.

Ermeni terör örgütlerinin saldırılarında 77 kişi hayatını kaybetti

Ermeni terör örgütlerinin eylemleri neticesinde 1970'ler ve sonrasında 58'i Türk vatandaşı olmak üzere 77 kişi hayatını kaybetti, çok sayıda kişi yaralandı.

Öte yandan, Ermeni teröristlerin suikastlarına ilave olarak, 1991 ve 1994'te Türkiye'nin Atina Büyükelçiliği Basın Ataşe Yardımcısı Çetin Görgü ve Büyükelçilik Müsteşarı Ömer Haluk Sipahioğlu, 1993'te Türkiye'nin Bağdat Büyükelçiliği İdari Ataşesi Çağlar Yücel, 2004'te Musul'da Güvenlik Ataşeleri Nihat Akbaş, Bilal Urgen, Adem Çiçek, Bülent Kıranşal ve Süleyman Karahasanoğlu, 2013'te Türkiye'nin Mogadişu Büyükelçiliğinde görevli polis memuru Sinan Yılmaz ve bu yıl ise Türkiye'nin Erbil Başkonsolosluğu mensubu Osman Köse şehit edildi.

ABD'nin Santa Barbara kentinde 27 Ocak 1973'te Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ile Konsolos Bahadır Demir'in Ermeni asıllı Amerikalı Gurgen Mıgırdiç Yanıkyan tarafından şehit edilmeleri, Türk diplomatlara yönelik yapılan ilk saldırı oldu.

Osmanlı İmparatorluğu'nun son döneminde Doğu Anadolu'da faaliyet gösteren Ermeni komitacılarından Yanıkyan'ın bireysel terörizm olarak nitelendirilebilecek söz konusu saldırısı, Türk diplomatlarına karşı suikastlar zincirini başlattı ve örgütlü Ermeni terörizmini tetikledi.

Türkiye'nin Paris Büyükelçisi İsmail Erez 1975'te, Vatikan Büyükelçisi Taha Carım 1977'de, Sydney Başkonsolosu Şarık Aynak 1980'de, Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan ve Boston Fahri Başkonsolosu Orhan Gündüz 1982'de ve Belgrad Büyükelçisi Galip Balkar 1983'te bu örgütlerin eylemlerinde şehit oldu.

Türk diplomatlara yönelik eylemlerde 1985 sonrası azalma gözlense de saldırılar sürdü. Atina Basın Müşavir Yardımcısı Çetin Görgü 1991'de ve Büyükelçilik Müsteşarı Ömer Haluk Sipahioğlu 1994'teki terör eylemlerinde şehit edildi.

Terör örgütlerinin saldırılarında diplomatların yanı sıra aileleri ve şoförleri de hedef alındı. Türkiye'nin Madrid Büyükelçisi Zeki Kuneralp'ın eşi Necla Kuneralp ve emekli Büyükelçi Beşir Balcıoğlu 1978'de büyükelçilik aracına düzenlenen silahlı saldırıda hayatını kaybetti. Lizbon İdari Ataşesi Erkut Akbay'ın eşi Nadide Akbay da araçta uğradığı silahlı saldırıda öldü. Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliğinde görevli Müsteşarı Yurtsev Mıhçıoğlu ve eşi Cahide Mıhçıoğlu da büyükelçiliğe düzenlenen saldırıda yaşamını yitirdi.Türk diplomatlara yönelik saldırıların büyük çoğunluğu, ASALA ve JCAG tarafından düzenlendi.

Avrupa durumun vahametini çok geç anladıErmeni terörü, ASALA'nın 15 Temmuz 1983'te Paris Orly Havalimanı'ndaki Türk Hava Yolları (THY) bürosu önüne yerleştirdiği bombanın patlaması sonucu ikisi Türk, dördü Fransız, biri Amerikalı ve biri İsveçli sekiz kişinin hayatını kaybetmesi ve 28'i Türk 55 kişinin yaralanması üzerine Batı ülkelerinden gelen tepkilerin artmasıyla tedricen ivme kaybetti. Bunun yanı sıra örgüt içi hesaplaşmalar vuku buldu ve örgüt 1986'dan sonra kendinden söz ettirmedi.Öte yandan, o tarihe kadar zımni veya açık şekilde Ermeni terörüne müsamaha gösteren ülkeler, saldırılar kendi vatandaşlarına zarar vermeye başladığında durumun vahametini anladı ve bu terörün sona ermesi gereğini hissetti.

Terör tehdidi farklı şekillerde canlı tutuluyor

Ermeni soykırımı iddialarının savunucusu olan Ermenistan yönetimi ve Ermeni diasporası, bir yandan Ermeni terörünü unutturmaya çalışırken, diğer yandan da terör örgütleri ve teröristleri anmak ve yüceltmek amacıyla çeşitli faaliyetlerde bulunuyor.Ermenistan'ın başkenti Erivan'daki "Yerablur" devlet askeri mezarlığında ASALA mensupları anısına dikilmiş büyük bir anıt bulunurken, öte yandan ASALA'nın önde gelen mensuplarından olan, 1993'te Yukarı Karabağ'daki çatışmalarda ölen ve Ermeni makamlarınca milli kahraman ilan edilen Monte Melkonyan isimli teröristin ölüm yıl dönümlerinde anma törenleri düzenleniyor.Ayrıca ASALA teröristlerini sözde "kahraman" olarak yansıtan bazı kitaplar Ermenistan resmi makamlarının desteğiyle yayımlanıyor.Türkiye'nin Los Angeles Başkonsolosu Kemal Arıkan'ı 1982'de şehit eden ve ABD'de müebbet hapse mahkum olan JCAG mensubu terörist Hampig Sasunyan'a Ermeni makamları tarafından Ermenistan vatandaşlığı verilmesi, 1973’te Los Angeles Başkonsolosu Mehmet Baydar ve Muavin Konsolos Bahadır Demir'i şehit eden Gurgen Yanıkyan'ın cenazesinin Yerablur askeri mezarlığına düzenlenen törenle yeniden defni, 1982'de Ankara Esenboğa Havalimanındaki terörist saldırısının faillerinden Zohrab Sarkisyan'ın askeri mezarlıkta yapılan törenle anılması ve 1983'te Türkiye'nin Lizbon Büyükelçiliğine düzenlenen bombalı saldırının "Lizbon Beşlisi" olarak adlandırılan faillerinin, diaspora Ermenileri tarafından çeşitli ülkelerde düzenlenen törenlerle anılmaları teröristleri kahramanlaştıran ve eylemlerini yücelten yaklaşımın yakın tarihli diğer örnekleri arasında yer alıyor.

Türkiye'nin Beyrut Büyükelçiliğine gönderilen tehdit mesajı ve 24 Nisan günü Türk bayrağının yakılması gibi hadiseler de Türkiye'ye yönelik saldırgan tutumun ulaştığı boyutu gösteriyor.

Şehit diplomatlar ve aile mensuplarının hatıraları yaşatılıyorTerör saldırıları sonucunda çeşitli ülkelerde hayatlarını kaybeden Türk şehitler, her yıl 18 Mart Şehitler Günü münasebetiyle Ankara ve Türkiye'nin dış temsilciliklerinde düzenlenen törenlerle anılıyor, şehadet tarihlerinde de ilgili temsilciliklerde anma törenleri düzenleniyor.Öte yandan, Türkiye'nin, henüz yakalanamayan faillerin bulunması ve şehit edilen kişilere ilişkin soruşturma dosyalarının yeniden açılması yönünde ilgili ülke makamları nezdinde girişimleri sürüyor.Yurt dışında Türkiye'yi büyük onur ve özveriyle temsil ederken şehit edilen Türk Dışişleri Bakanlığı mensupları ile diğer kamu görevlileri ve aile fertlerinin hatıralarının yaşatılması amacıyla ilgili dış temsilciliklerde şehitler için anı köşeleri oluşturuldu ve şehadet mekanlarında anıt/kitabe dikilmesi yönündeki çalışmalara hız verildi.Bu kapsamda, son olarak Ermeni terörizmi sonucu 9 Mart 1983'te Sırbistan'ın başkenti Belgrad'da şehit olan Büyükelçi Galip Balkar'ın anısına hazırlanan plaket, Dışişleri Bakanı Mevlüt Çavuşoğlu ve Sırp mevkidaşının hazır bulunduğu törenle şehadet mekanına yerleştirildi.


3-“Musa Dağ’da 40 Gün” dönemin en büyük film şirketi Metro Goldwyn Mayer’in yapımlarının başındaki Irving Thalberg tarafından dev bir prodüksiyona dönüştürülecekti…Clark Gable’ın baş rolünde olacağı “Musa Dağ’da 40 Gün” filmini Washington Büyükelçimiz Mehmet Münir Ertegün durdurmuştu! 1934’ten 11 Kasım 1944’te kalp krizi geçirerek vefat edene kadar 10 yıl boyunca Washington’da Türkiye Büyükelçiliği yapan Mehmet Münir Ertegün (1883 doğumlu; Lozan Anlaşmasını yapan Türk heyetindede görev almıştı) etkili ve sıcak kanlı kişiliğiyle 1932, 1936, 1940 ve 1944’te ABD Başkanı seçilen (dört kez ABD Başkanı seçilen tek ABD vatandaşı olan) Franklin Delano Roosevelt’e (1882-45) yaklaşarak, ABD’nin en güçlü kişisiyle dostluk kurmayı da başaracaktı… Mustafa Kemal Atatürk’ün büyükelçisi olduğu dönemde Mehmet Münir Ertegün kişisel girişimleriyle, Anadolu’daki 1915 Ermeni kıyımlarını konu alan Franz Werfel’in (1890-1945) “The Forty Days of Musa Dagh-Musa Dağ’da Kırk Gün” (1933) adlı romanının beyazperde haklarını yirmi bin dolara satın alan o dönemin en büyük film yapımevi ve dağıtımcısı Metro Goldwyn Mayer’in (şirket Yahudi asıllı Amerikalılar tarafından yönetilmekteydi) romanı o dönemin en büyük film yıldızı Clark Gable’ı baş rolde oynatarak dev bir film prodüksiyonuna dönüştürmesini durduracaktı…Clark Gable, “It Happened One Night-Bir Gecede Oldu”daki (1934) oyunculuğuyla OSCAR kazanmış ve “Mutiny on the Bounty-Denizde (Bounty’de İsyan) İsyan” (1935) ve “Gone with the Wind-Rüzgar Gibi Geçti”yle de (1939) OSCAR adaylığına ulaşmıştı…Adolf Hitler’in Almanyasında yasaklanan “Musa Dağ’da Kırk Gün” 1934’ten itibaren ABD’de çok satan roman haline dönüşmesine rağmen Metro Goldwyn Mayer, Washington’da Mehmet Münir Ertegün’ün temsil ettiği Mustafa Kemal Atatürk Türkiye’sinin ricalarını kırmayarak 1936’da “Musa Dağ’da Kırk Gün”ü beyazperdeye uyarlamayacağını ilan etmişti… 1944’te vefat eden Mehmet Münir Ertegün’ün naaşından geriye kalanlar ABD’nin Japonya’yı kayıtsız şartsız teslim aldığı anlaşmanın Ağustos 1945’te güvertesinde imzalandığı USS Missouri savaş gemisiyle büyükelçinin vefatından yaklaşık 17 ay sonra 5 Nisan 1946’da İstanbul’a getirilmişti.Mehmet Münir Ertegün’ün oğulları Nesuhi Ertegün (1917-1989) ve Ahmet Ertegün (1923-2006), besteci Arif Mardin’i de (1932-2006) aralarına alarak ABD müziğini sonsuza kadar değiştirecek olan Atlantic Müzik Şirketi Efsanesi’ni yaratacaklardı…Robert Greenfield Ahmet Ertegün’ü konu alan kitabında Steven Spielberg’ün DreamWorks SKG (Spielberg & Katzenberg & Geffen) Stüdyolarındaki ortağı David Geffen Ahmet Ertegün’ü şöyle anlatmıştı: “Ahmet Ertegün’e “Müzik işinde nasıl bu kadar çok para kazanıyorsun?” diye sordum (…)Bana, “Eğer şansın var ise , bir dahiyle karşılaşırsın ve müzik işinde zengin olursun!” dedi…David Geffen sözlerini şöyle sürdürdü: “Bu doğruydu ve Ahmet, birçok dahiyle karşılaştı.”Robert Greenfield tarafından yazılan Ahmet Ertegün’ü konu alan kitabın adı: Son Sultan: Ahmet Ertegün (Rock 'N' Roll'un Yükselişi)

4. Bölüm: Laik düzeni korumak, konuşma, ifade ve eleştirme özgürlüğü için canlarını veren aydınlarımızdan bazıları:

1-Kemal Türkler, sendikacı, Türk sosyalist, Devrimci İşçi Sendikaları Konfederasyonu'nun kurucusu ve ilk genel başkanı (1926-1980)

2-Bedri Karafakıoğlu (1915-1978)

3-Abdi İpekçi (1929-1979) Milliyet Gazetesi'nin başyazarının Bülent Ecevit (CHP) ve Süleyman Demirel (Adalet Partisi) hükümeti kurulması için arabuluculuk yapmasını askeri darbe planlayıcıları affetmedi...Bu koalisyon kurulabilseydi Türkiye'de 1974 sonrasında oluşturulan iç savaş ortamı ortadan kalkmış olacaktı...Bu da askeri darbe planlayanların çıkarlarına hizmet etmeyen bir siyasi oluşumdu, hareketti...Demirel ve Ecevit'in Yunanistan'ın NATO'ya dönüşüne engel olması da ABD'nin Sovyetler Birliği'ni NATO üyeleriyle kuşatma planını bozguna uğratmıştı...

4-Nazım Hikmet (1902-1963) Öldürüleceğine öğrenince yurt dışına gitti.

5-Sabahattin Ali (1907-1948)

6-Necip Hablemitoğlu (1954-2002)

7-Bahriye Üçok (1919-1990)

8-Türkan Saylan (1935-2009) Laik düzen karşıtlarının belki de en çok nefret ettiği aydındı.

9-Turan Dursun (1934-1990)

10-Bedrettin Cömert (1940-1978)

11-Cavit Orhan Tütengil (1921-1979)

12-Uğur Mumcu (1942-1993)

13-Ahmet Taner Kışlalı (1939-1999)

14-Hrant Dink (1954-2007)

15-Çetin Emeç (1935-1990)

16-Muammer Aksoy (1917-1990)

17-Onat Kutlar (1936-1995)

18-Aziz Nesin (1915-1995) Sivas Madımak'ta öldürülmeye çalışıldı

19-Yasemin Cebenoyan (1957-1994) Terörün birinci derecede hedefi olmamasına rağmen terör eyleminde hayatını kaybetti...

20-Konca Kuriş (1961-1998? 1999?) Kadın hakları savaşçısıydı...Tarikatlardan hoşnutsuzdu...Tarikat düzeni aleyhine konuştuğu ve görüş beyan ettiği için Hizbullah terör örgütü tarafından 1998'de kaçırıldı...

Bu yazı için Fehmi Koru'nun makalelerinden de yararlanılmıştır...