Cumhuriyetin kurucu partisi yok edilmek isteniyor...
Türk demokrasisi en büyük sınavını vermenin eşiğinde!
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası, 1994'te İstanbul Üniversitesi İşletme Fakültesi İngilizce Bölümü'nden mezun olan Ekrem İmamoğlu'nun 31 yıl önce aldığı yüksek okul diplomasının iptal edilmesiyle başlatılan siyasi krizin ekonomik krize dönüşmesiyle birlikte ekonomik yangını söndürebilmek amacıyla ilk 3 günde (19-20-21 Mart 2025) ne yazık ki 26 milyar dolar satmak zorunda kaldı...
İşin en ilginç taraflarından biri de Ekrem İmamoğlu'nun yüksek okul mezunu olduğu yılda (1994'te) Recep Tayyip Erdoğan'ın % 25 oy oranıyla İstanbul
Büyükşehir Belediye Başkanı seçilmesi...
Emre Kongar'ın da Cumhuriyet gazetesindeki yazısında belirttiği gibi Recep Tayyip Erdoğan İstanbul tarihinde en düşük oyla seçilen belediye başkanıdır.
1963’ten itibaren yapılan İstanbul belediye başkanlığı seçimlerindeki sonuçlar şöyle:
1963 Haşim İşcan CHP % 35.3
1968 Fahri Atabey AP % 48.8
1973 Ahmet İsvan CHP % 63.6
1977 Aytekin Kotil CHP % 56.0
1984 Bedrettin Dalan ANAP % 49.6
1989 Nurettin Sözen SHP % 35.9
1994 Recep Tayyip Erdoğan RP % 25.1
1999 Ali Müfit Gürtuna FP % 27.5
2004 Kadir Topbaş AKP % 45.3
2009 Kadir Topbaş AKP % 44.7
2014 Kadir Topbaş AKP % 47.9
2019 Ekrem İmamoğlu CHP % 48.7
2019 (Tekrar) Ekrem İmamoğlu CHP % 54.2
2024 Ekrem İmamoğlu CHP % 51.14
1
LİYAKATSİZ İNSANLARIN YÜKSEK MAKAMLARA GETİRİLMESİ TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NİN EN BÜYÜK SORUNUDUR...BUNA "JELİBON ŞAKASI"NDA VE 801 MİLYON DOLARIN YAĞMA VE TALAN EDİLDİĞİ "DİNOZORPARK OLAYI"NDA BİR KEZ DAHA TANIK OLDUK!
1994-2017 döneminin Ankara Büyükşehir Belediye Başkanı Melih Gökçek "Adıyaman'da iki kuyuda 6 milyar dolarlık jelibon rezervi bulundu" tarzındaki "sosyal medya şakası"nı (!) bile ciddiye almış ve jelibonu bir çeşit çok değerli yeraltı madeni zannetmişti!
Gökçek Ankara'da dinozorparka da 801 milyon dolar gömmüştü...
2019'da Ekrem İmamoğlu İstanbul Büyükşehir Belediyesi başkanlığı görevine başlarken AKP İstanbul Büyükşehir Belediyesi döneminden yaklaşık 4 milyar dolarlık borç devralmıştı...
2017 Anayasa referandumu sonuçlarına göre Türkiye monarşilerde / Krallıklarda bile benzeri görülmeyen yetkileri tek adama layık görmüştü...
2017 Anayasa referandumu ile Türkiye adeta 1215 yılındaki Magna Carta Sözleşmesi'nden öncesine dönmüş oldu!
Çıkan sonuca bakılırsa Cumhurbaşkanı Erdoğan sınırsız yetkilere sahip Osmanlı Padişahlarının, Rus çarlarının, Vladimir Putin'in yetkileriyle donatılmıştı...
2
“Naziler komünistleri cezaevine atmak için geldiğinde sesimi çıkarmadım ben bir komünist değildim.Sonra Sosyal demokratları cezaevine kapatmak için geldiler yine sesimi çıkarmadım bir sosyal demokrat değildim. Sendikacıları cezaevine atmak için geldiklerinde de sustum ben bir sendikacı değildim…Benim için geldiklerinde sesini çıkarabilecek kimse kalmamıştı”
Cümlelerin bu biçimde dizilmesinin bir önemi var.
Alman Protestan Kilisesi papazı, din adamı Martin Niemöller (1892-1984) ‘tarihsel olarak’ Almanya’da faşizmin böyle bir sıra izlediğini, yani Nazilerin öncelikle komünistleri yok etme hedefinde olduğunu anlatıyor. Önce komünistlerin götürüldüğünü, sonra sosyal demokratların, ardından da sendikacıların götürüldüğünü hatırlatmak istiyor…
Peki, Niemöller Yahudiler’in, Katoliklerin , Çingenelerin, tüm muhaliflerin, eşcinsellerin, Polonyalıların, engellilerin, kronik hastaların toplama ve kitle imha kamplarına götürülüşünü dile getirmedi mi?
Niemöller bu soruya “hayır” diye cevap veriyor. Kendi yaşadığı bölgede önce yukarıda belirtilenlerin götürüldüğünü, sonra sıranın Yahudilere geldiğini belirtiyor. Niemöller “Sıra Yahudilere ya da diğerlerine geldiğinde ise, ben zaten toplama kampındaydım” diyor.
3
BORSA İSTANBUL 100 ENDEKSİ 1 EKİM 2007'DE DOLAR BAZINDA 495 DOLAR 53 CENTTİ...
BORSA İSTANBUL 100 ENDEKSİ 21 MART 2025'TE DOLAR BAZINDA 238 DOLAR 57 CENTE İNDİ...
4
AKP CHP'Yİ YOK ETMEYE ÇALIŞIYOR
Türkiye İş Bankası'na da el koyma niyetini hiçbir zaman gizlemeyen AKP'nin 200 bin maaşlı, kadrolu sosyal medya trolünün hedefindeki "Sayın Ekrem İmamoğlu'nu gizli tanıkların ifadelerine dayanarak zindanlarda çürütme niyeti"ni "hükümetin beslemeleri" hiçbir zaman gizlemedi...
Rasim Ozan Kütahyalı:
“Ekrem İmamoğlu en az 6-7 yıl hapiste kalacak. İBB’ye kayyum atanacak. Bunlar şüphe olmayan bilgiler...CHP yeniden yapılandırılıyor. Kılıçdaroğlu ve arkadaşları yeniden CHP'ye gelecek.”
Kütahyalı :
“Kongre iptal edilip CHP’ye kayyum atanacak ve devlet operasyonuyla yeniden Kılıçdaroğlu ekibine teslim edilecek.CHP ikiye bölünecek. Logonun kullanım hakkı devlet tarafından Kılıçdaroğlu ve ekibine verilecek. Yeni genel başkan Oğuz Kaan Salıcı olacak.”
Kütahyalı'nın iddiasına CHP'li Oğuz Kaan Salıcı'dan yanıt geldi. Salıcı şöyle konuştu:
"Rasim Ozan Kütahyalı’nın ismimi zikrettiği görüşlerinin bazı sosyal medya hesaplarında özellikle yaygınlaştırıldığını öğrendim. Elbette ki Kütahyalı’nın görüşleri kendisini bağlar, benim görüşlerim aşağıdadır:Herkes şunu iyi bilmelidir ki; şu an hepimizin tek gündemi Ekrem İmamoğlu’nun serbest bırakılması ve 19 Mart Darbesi’nin püskürtülmesidir. Gündemi bu olmayıp şahsi kariyer ikballerinin derdine düşenleri tarih affetmeyecektir.Birilerinin eğer partimizi dizayn etme gibi bir projesi varsa, ben bu projenin karşısında var gücümle mücadele ederim.Siyasi hayatım boyunca düğün evinin tefçisi, ölü evinin yasçısı olmadım, olmam. Oportünizmin her türlüsüyle mücadelemi sürdürürüm.Kimsenin en ufak bir şüphesi olmasın…Cumhuriyet Halk Partisi, dışarıdan dayatılan hiçbir tasarımdan etkilenmeyecek, kendi bağımsız çizgisini izleyerek toplumun tüm kesimlerine seslenen bir siyasi hattı sürdürecektir.Partisinin kongresinde “Muhalefeti dönüştüreceğiz” diyen Recep Tayyip Erdoğan başaramayacak; majestelerinin muhalefetini yaratamayacaktır.Başkanlık Sistemi’nden güç alan ve demokrasiyi yalnızca sandığa indirgeyen otoriter tek adam rejimini meşrulaştırarak muhalefet içinde bölünme yaratmayı hedefleyenlerin her hamlesini boşa düşürecek dirayete sahibiz."
5
İÇİMİZDEKİ DÜŞMANLARI NE YAZIK Kİ HENÜZ YENEMEDİK!
1945'te vefat eden Cumhuriyet Gazetesi kurucusu ve başyazarı eşine yazdığı bir mektubunda "Düşmanı yendik Nazime" demişti...Ancak 2025'te geriye dönüp baktığımızda "İçimizdeki düşmanlarla mücadelemizin sona ermediği anlaşılıyor!"
Düşmanı Yendik Nazime! – Yunus Nadi’den Eşine Mektuplar (1914-1934)
“Burada hamdolsun ben sıhhat ve afiyetteyim. Ordumuzun Allah’ın yardımıyla muzafferiyeti, bütün endişeleri yok ettiğinden keyif ve neşemizin hududu yoktur. Yalnız sıkıldığım nokta, Nazimeciğimden, yavrucuklarımdan uzak olmaklığım ve bu yetmezmiş gibi bir de üstelik onlardan zamanında haber alamamaklığımdır. Şimdi bütün gayret ve himmetimizi düşmanın külliyen topraklarımızdan atılmasına hasretmiş bulunuyoruz. İnşallah bu bela bir an evvel atlatılmış olur da şimdiki üzüntülerin acısını İzmirimizde, İstanbulumuzda çıkarırız.”
Bu satırlar gazeteci ve siyasetçi Yunus Nadi’nin Sakarya Meydan Muharebesi’nin hemen ardından eşi Nazime Hanım’a yazdığı mektuptan kısa bir bölüm. Yunus Nadi, 1914-1934 yılları arasında gönderdiği mektuplarda Birinci Dünya Savaşı’nın sıkıntılı günlerinden başlayarak, Milli Mücadele sırasında BMM’de mebus olarak geçirdiği dönemi, Gazi Mustafa Kemal Paşa ile yakın ilişkisini, Cumhuriyetin kuruluş sürecine tanıklığını ve ilk on yılda yaşananlar hakkındaki yorumlarını aktarıyor. Torunu gazeteci Emine Uşaklıgil’in yayına hazırladığı mektuplarda ayrıca, Yunus Nadi’nin eşi ve çocuklarına olan özlemi, günlük hayatında olup bitenler, gazetecilik faaliyetleri ve yurtdışına yaptığı seyahatlerden izlenimler yer alıyor.
6
"GECENİN EN KARANLIK OLDUĞU VE HİÇ BİTMEYECEK ZANNEDİLDİĞİ ZAMAN, GÜNEŞİN DOĞUŞUNUN EN YAKIN OLDUĞU ZAMANDIR..."
Senaryo yazarları Jonathan Nolan, Christopher Nolan ve David S. Goyer sekiz dalda Oscar adaylığı elde eden ve oyuncusu Heath Ledger'e Oscar kazandıran ABD & Kanada sinemalarında 2008 yılında 73 milyon 955 bin 652 seyirci toplayan "The Dark Knight -Kara Şövalye" (2008) filminde Halide Edip Adıvar'ın ünlü nutkundan alıntı yapıyor:
"Gecenin en karanlık anı gün ağarmadan önceki andır" (Filmin 1 saat 11 dakika 36 saniyesinde)...
HEATH LEDGER ÖLÜMÜNDEN SONRA OSCAR ÖDÜLÜ KAZANMIŞTI
Heath Ledger 28 yaşındayken aşırı dozda ilaç kullanımından ölmüştü... Ledger, reçeteyle satılan ilaçların kurbanı olarak "akut zehirlenme" nedeniyle öldü. Yetkililer ölüm olayında herhangi bir kasıt bulunmadığına ve kaza sonucu olduğuna karar verdiler. Ledger’in ağrı kesici OxyContin, anksiyete yatıştırıcı Valium ve Xanax, uyku hapları Restoril ile Unisom ve yine ağrı kesici Hydrocodone ilaçlarını aynı anda aldığı belirlendi.
23 Mayıs 1919 Cuma günü Halide Edip Adıvar SultanAhmet Meydanı'nda toplanan 50.000'den fazla vatansevere şöyle seslendi:
"GECENİN EN KARANLIK OLDUĞU VE HİÇ BİTMEYECEK ZANNEDİLDİĞİ ZAMAN, GÜNEŞİN DOĞUŞUNUN EN YAKIN OLDUĞU ZAMANDIR...
KARDEŞLERİM, BACILARIM, VATANDAŞLARIM! YEDİ YÜZYILLIK ŞEREFLİ GEÇMİŞİMİZ ŞU ANDA GÖKYÜZÜNE YÜKSELEN BU MİNARELERDEN , OSMANLI TARİHİNİN YAŞADIĞI BU YENİ TRAJEDİYİ SEYRETMEKTEDİR. BU MEYDANDA ŞANLI KUTLAMALAR YAPMIŞ ATALARIMIZIN RUHLARINA SESLENİYORUM. BU YENİLGİ TANIMAYAN YÜREKLERİN KARŞISINDA BAŞIMI HAKLI BİR ÖFKE İLE KALDIRIYOR VE ŞÖYLE DİYORUM: BEN İSLAMIN BAHTSIZ BİR EVLADI VE YİNE AYNI ŞANLI GEÇMİŞE SAHİP ANCAK KADERİN SİLLESİNİ YEMİŞ GÜNÜMÜZ NESLİNİN BAHTSIZ BİR ANASIYIM.ATALARIMIZIN RUHLARI ÖNÜNDE EĞİLİYOR VE BURADA TEMSİL EDİLEN TÜRK MİLLETİNİN ADINA , SİLAHLARI ELLERİNDEN ALINMIŞ TÜM VATAN EVLATLARININ HALA AYNI YENİLGİ BİLMEYEN YÜREKLERE SAHİP OLDUKLARINI HAYKIRIYORUM. YÜCE ALLAH'A VE SAHİP OLDUĞUMUZ HAKLARIMIZA OLAN İNANCIMIZ SONSUZDUR...KULAKLARINIZI İYİ AÇINIZ KARDEŞLERİM, BACILARIM, YURTTAŞLARIM DÜNYANIN HAKKIMIZDA ALDIĞI KARARLARI DUYUN-ÖĞRENİN. SAVAŞTIĞIMIZ ORDULARIN DÜŞMANCA POLİTİKASI VATANIMIZIN ŞU AN Kİ NESLİNE BÜYÜK HAKSIZLIKLAR YAPMIŞ, ALÇAKÇA DAVRANIŞLAR İÇİNE GİRMİŞTİR.EĞER BİZLER GÖKYÜZÜNDE YAŞASAYDIK , SAVAŞTIĞIMIZ GÜÇLER YILDIZLARI VE AYI İŞGAL ETMEK İÇİN YİNE BİR BAHANE BULURLARDI.DÜŞMANLARIMIZ BİR UYURGEZERLER TOPLULUĞU TARAFINDAN YÖNETİLEN DEVLETİMİZİ PARÇALAMAK İÇİN BİR BAHANE BULDULAR.ANCAK BİZLER DÜŞMAN GÜÇLERİNİN ALDIKLARI BU KARARLAR KARŞISINDA ASLA BOYUN EĞMEYECEĞİZ. HÜKÜMETLER DÜŞMANIMIZ İSE HALKLAR DOSTUMUZDUR VE BİZLER GÜCÜMÜZÜ YÜREKLERİMİZDEKİ İSYANDAN ALIYORUZ..."
7
Türkiye Cumhuriyeti Merkez Bankası Ekrem İmamoğlu'nun yüksek okul diplomasının iptal edilmesiyle başlatılan siyasi krizin ekonomik krize dönüşmesiyle birlikte ilk 3 günde (19-20-21 Mart 2025) 26 milyar dolar satmak zorunda kaldı
Merkez Bankası'nın kurdaki yükselişi kısıtlamak amacıyla çarşambadan itibaren 3 günde yaklaşık 26 milyar dolarlık satış gerçekleştirdiği tahmin ediliyor. Bu satış brüt döviz rezervlerinin son 1 yıldaki artışının yüzde 79'una tekabül ediyor
Yurt içi piyasalar bu hafta İBB Başkanı Ekrem İmamoğlu'nun gözaltına alınmasıyla artan siyasi gerilime odaklandı.
Yaşanan gelişmeler sonucunda piyasalarda büyük bir dalgalanma yaşanırken en büyük hareket kur tarafında kaydedildi. Dolar/TL geçtiğimiz haftayı 36.57 seviyesinden kapatmıştı. Çarşamba günü İmamoğlu'nun gözaltına alındığı haberinin etkisiyle dolar 41.53 lirayla tarihi zirvesine ulaştı. Aynı gün Euro da 45 liranın üzerine çıktı.
Ancak kurdaki bu seviyeler kalıcı olmadı. Aynı gün dolar 38 liranın altına geriledi. Perşembe ve cuma günleri dolar/TL ara ara 39 seviyesini zorladı ancak bu seviyeyi aşamadı. Haftayı 37.73'ten tamamladı.
Böylece dolar, TL karşısında bu hareketli haftayı yüzde 3.2'lik yükselişle tamamladı. Yükselişi sınırlayan ise TCMB'nin attığı adımlar oldu. TCMB kurda büyük yükselişin yaşandığı ilk gün piyasaya yaklaşık 12 milyar dolarlık bir müdahalede bulundu. Yapılan hesaplamalara göre perşembe ve cuma günleri de 14 milyar dolarlık bir satışla kurdaki yükseliş engellendi. Böylece 3 gündeki toplam satış 26 milyar doları buldu.
SON 1 YILDAKİ ARTIŞIN YÜZDE 79'U
TCMB brüt döviz rezervleri Nisan 2024'te 64 milyar 967 milyon dolara kadar gerilemişti. Son resmi verilere göre geçen hafta ise bu rakam 98 milyar 69 milyon dolar oldu. Yani 1 yılda brüt döviz rezervi 33.1 milyar dolar artarken, bu haftaki satış bu rakamın yaklaşık yüzde 79'una tekabül ediyor.
TCMB rezervleri Aralık 2023'ten bu yana şöyle (milyon dolar):
Altın Rezervleri Brüt Döviz Rezervleri Toplam Rezervler
29.12.2023 48.231 92.830 141.061
26.01.2024 48.007 89.154 137.161
23.02.2024 49.271 82.479 131.750
29.03.2024 54.378 68.748 123.126
26.04.2024 59.113 64.967 124.080
31.05.2024 59.740 83.909 143.648
28.06.2024 58.077 84.833 142.910
19.07.2024 59.214 94.695 153.910
29.08.2024 60.043 89.329 149.373
27.09.2024 63.566 93.824 157.390
25.10.2024 65.894 93.504 159.398
01.11.2024 66.614 93.005 159.619
13.12.2024 65.307 98.175 163.482
27.12.2024 64.319 90.738 155.057
24.01.2025 68.232 99.328 167.560
14.02.2025 72.475 100.677 173.152
21.02.2025 72.297 97.698 169.995
28.02.2025 70.659 94.757 165.417
07.03.2025 72.113 97.802 169.915
14.03.2025 74.013 98.069 171.082
OLAĞANÜSTÜ TOPLANTIYLA FAİZ KARARI
TCMB bunun yanında attığı sıkılaşma adımlarıyla da piyasaya müdahalede bulundu. TCMB Para Politikası Kurulu 20 Mart 2025 perşembe günü takvim dışı bir şekilde toplandı ve gecelik vadede borç verme faiz oranının yüzde 44'ten 46’ya yükseltilmesine karar verdi. TCMB tarafından karar ile ilgili yayımlanan açıklamada "Para Politikası Kurulu (Kurul), finansal piyasalardaki gelişmeleri değerlendirmek üzere toplanmıştır. Söz konusu gelişmelerin enflasyon görünümü açısından oluşturabileceği riskler değerlendirilerek, sıkı parasal duruşu destekleyici tedbirler alınmıştır" denildi.
Bunun yanında politika faizinin uygulandığı bir hafta vadeli repo ihalelerine bir süre verildiğini duyurdu.
18 YIL SONRA BİR İLK
TCMB cuma günü ise vadesi 91 güne kadar likidite senetleri ihraç edileceğini açıkladı. Merkez Bankası döviz alımları nedeniyle piyasada kalan fazla TL likiditenin çekilmesini amaçlayan bu uygulamaya daha önce son olarak Temmuz 2007'de başvurmuştu. Likidite senetleri ihalelerine Merkez Bankası ile Açık Piyasa İşlemleri Çerçeve Sözleşmesi imzalamış olan bankalar ve aracı kurumlar katılabiliyor....