Yaşanmış insan öykülerinin kaynak olduğu birkaç film: 

1

True Story: Murder, Memoir, Mea Culpa (2015) 

New York Times gazetesinde çalışan yazar, gazeteci Michael Finkel (1969'lu), sıradan bir çalışma gününde karşılaştığı bir gazete haberi karşısında şok geçirir. Dört yakınını öldürdüğü için aranmakta olan Christian Longo isimli genç bir adam, Meksika'da yakalanmıştır. Christian Longo kaçtığı süreç boyunca kendine sahte bir kimlik edinmiş, kendini New York Times yazarı Michael Finkel olarak tanıtmıştır. 

Christian Michael Longo (1974'lü) 1993'te Michiganlı Mary Jane Baker ile evlendi ve 3 çocukları oldu. Longo finansal açıdan ayağını yorganına göre uzatmayı bir türlü başaramıyordu...Parasal sorunlarını aşamayınca bir cinnet anında Waldport, Oregon'da 2001'de dört yaşındaki oğlunu,üç yaşındaki ve iki yaşındaki kızıyla birlikte eşini de öldürdü ve cesetleri denize (Pasifik Okyanusuna) attı...Çaldığı bir kredi kartıyla güneye kaçtı, Meksika Cancun'a ulaştı ve burada birkaç hafta boyunca sahte bir kimlikle yaşadı: New York Times gazetecisi Michael Finkel'in sahte kimliğiyle yaşadı...Longo, Meksika'nın bir şehri olan Cancún'da fark edildi. 7 Ocak 2002'de kaldığı otelden ayrıldı ve altı gün sonra Cancún'un yaklaşık 130 km güneyindeki küçük bir kasaba olan Tulum kasabasında yakalandı. 14 Ocak 2002'de götürüldüğü George Bush Kıtalararası Havalimanı'nda gözaltına alındı.2003'te ölüm cezasına çarptırıldı. Aldığı ölüm cezası infaz yasası değiştiği için ağırlaştırılmış müebbet hapis cezasına çevrildi...

Gazeteci Michael Finkel hapishanede Longo ile iletişime geçince iki adam arasında yakın ve karmaşık bir iletişim başlar. Bir yıl boyunca birbirlerine uzun mektuplar gönderiyorlar ve haftalık telefon görüşmeleri yapıyorlar; takip edenin Finkel mi yoksa Longo mu yoksa her ikisi mi olduğunun hiçbir zaman tam olarak belli olmadığı bir kedi-fare oyunu oynuyorlar. Finkel'in gerçek hikayeyi ısrarla takip etmesi, ancak sonunda, Longo'nun ömür boyu süren bir aldatmacadan sonra nihayet tüm gerçeği söylediği sürükleyici bir öykü...

2

Prof. Dr. Celal Şengör’ü büyüleyen yanardağı patlaması filmi:

Jeolog Profesör Doktor Celal Şengör "Krakatoa: East of Java" adlı filmin fanatik hayranlarından biri. Bu filmi onunla konuştum.

Hakan Sonok:"This Changing Earth" başlıklı makaleyi okuyunca jeoloji konusundaki bildiklerinizin yanlış ya da eksik olduğunu anladığınızda uğradığınız moral çöküntüsünü Türkiye sinemalarında "Krakatoa: Büyük Macera" adıyla gösterilen orijinal adı "Krakatoa: East of Java" adlı sinema filmini seyrederek, bu filmin yardımıyla aştığınızı söylüyorsunuz… Dünya(Kuzey Amerika) sinemalarında 1969'da, Türkiye'de 1971'de gösterilmeye başlanan ve özel görüntü efektleri dalında Oscar ödülüne aday gösterilen bu film çok iyi bildiğiniz gibi 26 Ağustos 1883'te 36.000'den fazla insanın öldüğü yanardağ patlamasının yol açtıklarını konu alıyordu…Bu film hakkındaki kişisel izlenimlerinizi, düşüncelerinizi, yorumlarınızı, sizde bıraktığı derin izi ayrıntılı olarak anlatabilir misiniz?

Profesör Doktor Celal Şengör: Sumatra ile java arasındaki boğazda bulunan meşhur volkanın 1883’teki büyük indifaını ve bu indifa sonucu oluşan tsunaminin çevreyi tahribini anlatan filmi Harbiye Konak Sineması’nda seyrettiğimi hatırlıyorum.Filmi izleyince orada anlatılan volkanik olayların güzelliği beni büyüledi ve ben jeolojiye devam dedim. O filmdeki yanardağ patlamasının tarihini ben filmi seyrederken çok az biliyordum. Ama filmde tabiatın muazzam gücü karşısında biz insanların gündelik sorunlarımızın ne kadar anlamsız şeyler olduğunu idrak ettim. Bu büyük doğa gücü ayrıca çok güzel manzaralar yaratıyor: Filmde yanardağın indifaı, lav akıntıları ve volkan bombaları, muazzam tsunaminin karaya varışı gibi sahneleri seyrederken, biz insanların (hatta tüm canlıların) bu doğa gücü karşısında fiziksel olarak ne kadar aciz olduğumuzu ama aklımızla onları anlayabildiğimiz ve Kaptan Henderson gibi, bilgili olursak onlardan nasıl kurtulabileceğimizi düşündüm. Bilgi bir doğa olayını yaratmakla eşit değerdedir. Bilgili insan o doğa olayının gücünün bile ezemediği yüce bir varlıktır. Bu hisler beni tekrar jeolojiye dönmeğe ikna etti. Güzellik, yani estetik tatmin ve bilgi ve o bilginin kamçıladığı yaratıcı düşünce. Bunlar bir hayatı doldurmaya çok çok yeter diye düşündüm. Bugün de aynı düşünce içindeyim ve o filmin yapımcılarına şükran duyuyorum. Bir de Krakatoa East of Java demeselerdi film kusursuz olacaktı (gerçi, eskiden Sumatra'ya Java Major denirdi. Acaba filmin yapımcıları bunu düşündüler mi: Sanmam. Ben East of Java'nın talihsiz bir yanlışlık olduğunu düşünenlerin ne yazık ki haklı oldukları kanaatindeyim.

3

21 Hours at Munich (1976), One Day in September (1999), Munich (2005), September 5 (2024) 

İsrail'in olimpiyatlara katılan ekibini rehin alarak İsrail cezaevlerindeki 200 Filistinlinin özgürlüğüne kavuşmasını isteyen ve İsrail başbakanı Golda Meir bunu kabul etmeyince, uçakla Mısır, Kahire'ye gitmeye çalışan 5 Arap teröristin 1972 Münih olimpiyatlarında 11 İsrailliyi ve 1 Almanı öldürmesini o dönemde 900 milyon kişi TV canlı yayınında seyretmişti...Alman Dışişleri Bakanı Hans Dietrich Genscher'in (1927-2016) İsrailli rehineleri serbest bırakması için teröristleri ikna etme çabası başarısızlıkla sonuçlanmıştı...

4

The House of Gucci: 

A Sensational Story of Murder, Madness, Glamour ve Greed adlı kitaptan uyarlandı...1921'de faaliyete başlayan moda evinin mirasyedisi, iş insanı, girişimci, hovarda Maurizio Gucci parası için 1995'te öldürüldüğünde sadece 46 yaşındaydı...1972'de evlendiği, beraber iki çocuk yaptığı ve 1985'te terk ettiği eşi Patrizia kiralık katil tutarak işadamını öldürtmüştü...Cinayet ancak 1997'de gelen bir ihbarla aydınlatılmıştı...Milano'daki bir temyiz mahkemesi Patrizia'nın 2000 yılında mahkumiyetini onadı, kadının cezasını 26 yıl olarak açıkladı. Aynı yıl, Patrizia bir çarşafla kendini asarak intihar girişiminde bulundu, ancak cezaevi gardiyanları tarafından hastahaneye kaldırıldı. 2011 yılında, Patrizia şartlı tahliyeye hak kazandı, 2014 yılında şartlı tahliye edildi ve 16 yıl hapis yattıktan sonra serbest bırakıldı. Ekim 2016'da iyi davranışından dolayı 18 yıllık şartlı tahliye ve hapis cezasından sonra özgür bir kadındı.2016'da Patrizia 89 yaşındaki annesiyle Milano'daki bir kasaba evine taşındı. Patrizia, babalarını kiralık katil tutarak öldürttüğü çocuklarıyla (Alessandra ve Allegra) artık iletişiminin olmadığından yakındı “Beni asla anlamıyorlar ve finansal desteğimi kestiler. Hiçbir şeyim yok ve iki torunumla bile tanışmadım” dedi...

5

27 Mart 1973 Salı gecesi o gece OSCAR ödülleri dağıtılmaya başlamadan önceki durum şöyleydi: “The Godfather-Baba” 11 , “Cabaret-Kabare” 10 dalda OSCAR adaylığı elde etmişti.

1972 yılında Kuzey Amerika bölgesinde “The Godfather-Baba” 78 milyon 646 bin seyirci toplarken, "Cabaret-Kabare" 24 milyon 309 bin seyirci topladı...

Oscar ödüllerinde sonuç: Baba: 3 - Kabare: 8 Oscar ödülü

OSCAR45. OSCAR’lardan “The Godfather-Baba”, yılın en iyi filmi , erkek oyuncusu (Marlon Brando) ve senaryo uyarlaması (Mario Puzo’un 1969’da okura sunulan ucuz romanından Francis Ford Coppola ve Puzo tarafından yazılan senaryo) dallarında ödülle döndü…

“Baba” aday olduğu OSCAR’larda, üç oyuncusuna (James Caan, Al Pacino ve Robert Duvall), yönetmenine (Francis Ford Coppola) , bestecisine (eşsiz Nino Rota), giysi tasarımcısına, sesçisine ve kurgucusuna ödül kazandıramadı…

Francis Ford Coppola ilk OSCAR’ını “Patton-General Patton”ın senaryosuyla 43. OSCAR dağıtım töreninde 15 Nisan 1971 Perşembe gecesi elde etmişti…İkinci OSCAR’ına da “Baba”nın senaryo yazarı olarak ulaştı.45. OSCAR ödüllerinin asıl kazananıysa geceden sekiz ödülle dönen “Cabaret-Kabare”ydi…

”Kabare”nin kaynağı Christopher Isherwood’un "Sally Bowles" (1937), “Goodbye to Berlin” (1939) ve “The Berlin Stories” (1945) adlı kitaplardı…Sally Bowles kurgusal bir karakter olmasına rağmen bu karakterin esin kaynağı Jean Ross'du (1911-1973)...

Bu karakterle ilgili daha geniş bilgi Christopher Isherwood tarafından yazılan "Christopher and His Kind" (1976) adlı kitapta yer alır...Bu kitaplar ( "Sally Bowles", “Goodbye to Berlin” ve “The Berlin Stories” ) 1951’de “I Am a Camera” adlı Broadway oyununa, 1955’te komedi & dram türündeki İngiliz filmi “I Am a Camera”ya (yönetmen: Henry Cornelius) ve 1966’da “Cabaret” adlı Broadway müzikaline de kaynak olmuştu…

1966’nın müzikalinin beyazperde uyarlaması olan “Kabare”nin o gece aday olup kazanamadığı iki OSCAR ödülü vardı: yılın en iyi filmi ve senaryo uyarlaması.Sekiz OSCAR kazanan “Kabare”nin ödülleri yılın en iyi yönetmeni (Bob Fosse), kadın oyuncusu (Liza Minnelli) , yardımcı erkek oyuncusu (Joel Grey) , görüntü yönetmeni (ustaların ustası Geoffrey Unsworth) , sanat yönetmeni, kurgusu, müzik uyarlaması ve sesi dallarındaydı…

“Baba”yı OSCAR’larda “Kabare”yle büyük bir hezimete uğratan Bob Fosse yılın en iyi filmi dalı dahil altı OSCAR kazanan “Chicago”(2002) filminin de fikir babasıydı…

Bob Fosse ”Chicago”yu 1975’in olay yaratan Broadway müzikaline çevirmişti…”Lenny”le (1974) yönetmen, “All That Jazz”la (1979) yönetmen ve senaryo yazarı dallarında OSCAR adaylığı kazanan Bob Fosse’un “Chicago”yu beyazperdeye uyarlamayaysa ömrü yetmeyecekti.

Liza Minnelli

North America (US and Canada) Tickets sold-

Kuzey Amerika seyirci sayıları: 

Arthur 27.090.733

New York New York 6,188,340

Lucky Lady 11,922,792

Cabaret 24,309,674

The Sterile Cuckoo 9,846,730

Arthur 2: On the Rocks 3,572,066

The Godfather’ın gerçek esin kaynaklarıdır:

Gambino Mafya Ailesi, Lucchese Mafya Ailesi,Colombo Mafya Ailesi, Bonanno Mafya Ailesi, Genovese Mafya Ailesi, Sam Giancana (1908-1975), Bugsy Siegel (1906-1947), Carmine Galante (1910-1979), Al Capone (1899-1947), Meyer Lansky (1902-1983), Lucky Luciano (1897-1962), Carlo Gambino (1902-1976) gibi ünlü gangsterler, İtalyan İnce Memed Salvatore Giuliano (1922-1950),Columbia Pictures Film Şirketi kurucuları Hollywood Prensleri/ patronları Harry Cohn (1891-1958), Jack Cohn (1889-1956), şarkıcı-oyuncu Frank Sinatra

(1915-1998)

6

H.H. Holmes: America's First Serial Killer (2004)

1894'te yakalanan cani H. H. Holmes (1861-1896) ve 1957'de yakalanan cani Edward Theodore Gein (1906-1984) çok çeşitli filmlere esin kaynağı olmuştu: 

"Night Warning -Butcher, Baker, Nightmare Maker" (1981), "Peeping Tom" (1960), "The Collector" (1965), "The Silence of the Lambs" (1991), "The Texas Chain Saw Massacre" (1974), "Psycho" (1960), "American Psycho"(2000), "Crimes of Passion" (1984) ve diğer... 

Londra'da hiç yakalanmayan "Karın Deşen Jack" 1888'lerde kurbanlarını öldürürken bir başka seri katil Kuzey Amerika'yı kan gölüne çevirmişti...Erik Larson tarafından yazılan "The Devil in the White City" adlı belgesel roman 1893 yılında Chicago'da yaşayan Amerikalı seri katil Dr. H.H. Holmes'un hikayesini anlatmaktadır. 

Uzay boşluğunda bilinen en tehlikeli, en acımasız, en gaddar, en vahşi, en zararlı canlının (Kartaca, Katyn, Oradour sur Glane, Halepçe, Hiroşima, Nagasaki gibi binlerce katliama imza atan) insan olduğunu anlatan “The Devil in the White City-Beyaz Şehirdeki İblis” Kuzey Amerika’nın çeşitli şehirlerinde, özellikle bir çeşit insan mezbahası kurduğu / inşa ettiği, labirent biçiminde tünellere, binbir türlü ölüm tuzağına sahip Chicago’daki gizemli otelinde, çoğu genç kadın 200’den fazla insanı acımasızca öldüren, yakalanınca idam edilen seri katil Henry Howard Holmes’un (1861-1896) tüyler ürpertici serüvenlerini konu alıyor…

Gazete patronu William Randolph Hearst hapishanede infazını bekleyen ve133 cinayetini itiraf eden katile 7500 dolar ödedi, amacı bu hatıraları yayınlayarak daha çok gazete sattırabilmekti ve onun tüyler ürpertici hatıralarını satın aldı...Holmes, Anders Behring Breivik (77 kişinin katili) , Jim Jones (917 kişinin katili), Andreas Lubitz (149 kişinin katili), Jeffrey Dahmer (17 kişinin katili) gibi canilerin öncülerinden…

7

The Siege of Malta

Robert De Niro 2001'lerde Turgut Reis’i canlandıracaktı...Sonra bu film projesi finansal problemlerle karşılaşarak çöpe atıldı...Eski eşi şarkıcı Madonna’dan iki çocuğu olan ve şarkıcıdan 75 milyon dolar boşanma tazminatı almayı başaran yönetmen Guy Ritchie Malta Şovalyeleri’nin Osmanlı kuşatmasına direnişini konu alan film projesini 2001’lerde gerçekleştirememişti...

Guy Ritchie, “Sherlock Holmes”tan (2009) 6 milyon dolar, “Shelock Holmes: A Game of Shadows”tan (2011) ise yedi buçuk milyon dolar kazanmıştı…

Kanuni Sultan Süleyman’ın en büyük yenilgilerinden biri olan Malta Kuşatması’na (18 Mayıs-11 Eylül 1565) 181 gemi ile 40 bin Osmanlı askeri katılmış ve kuşatmaya komuta eden Amiral / Korsan Turgut Reis 23 Haziran 1565’te topçu ateşi sonucunda hayatını kaybederken, savaşın sonunda ölen Osmanlı askeri sayısı 30 bine ulaşmıştı…Kanuni Sultan Süleyman’ın oğlu 2. Selim’in dönemindeki Lepanto Deniz Savaşı’nda (1571) Osmanlı İmparatorluğu tarihinin en ağır yenilgilerinden birine daha imza atılacaktı…Bu iki savaş ve yenilgi Osmanlı İmparatorluğu’nun Akdeniz’de egemenlik kurma hayallerinden vazgeçmesine yol açmıştı…Guy Ritchie’nin “Malta Kuşatması” filminde Turgut Reis’i iki OSCAR ödüllü Robert De Niro, Malta Şovalyelerinin lideri Jean Parisot de La Vallette’yi ise iki OSCAR ödüllü Anthony Hopkins canlandıracaktı…

8

Monster: The Jeffrey Dahmer Story (2022) & My Friend Dahmer (2017) Komşuları en az 17 kişiyi öldüren katil ve yamyamın evinden gelen ağır, kötü, fena ceset kokularını her defasında polise bildirdi...Polis her defasında umursamadı, ihbarlarla ilgilenmedi...

Katil (1960-1994) öldürdüğü kişilerin kimliklerinin koleksiyonunu yapmasa 17 kişiyi öldürdüğü bile saptanamayacaktı... 

En fenası da caninin beyninin uzmanlarca incelenmesini isteyen Jeffrey Dahmer'in annesini Dahmer'in babası yasal haklarını kullanarak engelledi... Ne yazık ki Dahmer'in cesedi yakıldı...Suç makinesinin beyni bilim insanlarınca incelenebilseydi belki de kötülüğün kaynakları konusunda birazcık bilgi sahibi olabilecektik! 

9

Eski adı Hollywoodland olan Hollywood'un şifrelerini, içyüzünü, sırlarını,işleyişini, düzenini konu alan filmlerden ilk akla gelenler: 

Feud 2017-2024

Malice in Wonderland 1985 Gus Trikonis 

Nickelodeon 1976 Peter Bogdanovich 

Sunset Boulevard 1950 Billy Wilder

Gods and Monsters 1998 Bill Condon 

Gossip Girls: Louella Parsons and Hedda Hopper (2021)

Blonde 2022 Andrew Dominik 

The Life and Death of Peter Sellers 2004 Stephen Hopkins

Valley of the Dolls 1967 Mark Robson 

Seberg 2019 Benedict Andrews

The Silent Lovers 1980

The Scarlett O'Hara War 1980

Babylon 2022 Damien Chazelle

Singin' in the Rain 1952 Stanley Donen & Gene Kelly

Valentino 1977 Ken Russell 

California Suite 1978 Herbert Ross 

Judy 2019 Rupert Goold 

What Ever Happened to Baby Jane? 1962 Robert Aldrich 

The Fabelmans 2022 Steven Spielberg 

Mommie Dearest 1981 Frank Perry 

Mank 2020 David Fincher 

Trumbo 2015 Jay Roach

S.O.B. 1981

Postcards from the Edge 1990

Chaplin 1992 Richard Attenborough

Cat's Meow 2001 Peter Bogdanovich 

All That Jazz 1979 Bob Fosse 

Star 80 1983 Bob Fosse 

A Star Is Born 1954 George Cukor

All About Eve 1950 Joseph L. Mankiewicz

Marilyn: The Untold Story 1980 Jack Arnold, John Flynn, Lawrence Schiller

Amerikan film sanayi Hollywood'un kurucu babaları da Yahudi asıllı Avrupalılardı...

İlk akla gelenler:

Louis B. Mayer (1884-1957)

David O. Selznick (1902-1965)

Lew Wasserman (1913-2002)

Irving Thalberg (1899-1936)

Jack Leonard Warner (1892-1978)

Jesse L. Lasky (1880-1958)

Samuel Goldwyn (1882-1974)

Harry Cohn (1891-1958)

William Fox (1879-1952)

Adolph Zukor (1873-1976)

Harry Warner (1881-1958)

Carl Laemmle (1867-1939)

Otto Preminger (1905-1986)