Büyük bir
hayranlıkla izlediğim, yıllardır düşüncelerinden, yol göstericiliğinden
yararlandığım o güzel insanı 17.03.2020 tarihinde kaybettik. Üzüntümü
anlatamam. Fakat tam da Koronavirüs salgınının başlangıcında bir halsizlik ve grip
geçirmekte olduğumdan cenazesine katılamadım. Buna da ayrıca üzüldüm.
Yoksul bir köylü
çocuğu olarak babasının ısrarıyla Gönen Köy Enstitüsü’ne kaydolan Ekrem Kabay;
yoksulluk günlerini hiçbir zaman unutmadı. Yoksul bir köylü çocuğundan Senatör
yaratan Türkiye Cumhuriyeti’nin ve Atatürk devrimlerinin değerini, kadrini
kıymetini bilen bir aydın olarak yaşadı.
Cumhuriyet Senatosu
seçimleri 1973 yılında yapıldığında Antalya’dan eğitimci Reşat Oğuz, Burdur’dan
da Ekrem Kabay senatör olarak seçildiler. Ben ve arkadaşlarım CHP’ye kaydımızı
yaptıralı bir yıl olmuştu. Partiyi, insanları, seçilenleri tanımaya
başlıyorduk. Ekrem Kabay ile karşılaştığımda çok etkilenmiştim. Bir bilge
insandı. Sözlerini tartarak söyler, düşünerek konuşurdu. Annemin Burdur-Bucak
İlçesi Yüreğil Köyünden olduğunu bildiği için bana herkesten daha yakın
olduğunu duyumsardım.
1973 seçimleri
yapıldığında, Türkiye henüz torba yasa ucubesiyle tanışmamıştı. Türkiye Büyük
Millet Meclisi’nin yetkileri budanmamıştı. Tek adam, tek meclis dönemi
açılmamıştı. İki meclis vardı; Türkiye Büyük Millet Meclisi ve Cumhuriyet
Senatosu…
Bir yasa, Mecliste
kabul edildiğinde, hiç aceleye getirilmez; bir de Cumhuriyet Senatosunda
görüşülürdü. Cumhuriyet Senatosu kabul ederse yasalaşır, Cumhurbaşkanının
onayına sunulurdu. Yani bir yasa veya yasa değişikliği bir gecede oldu-bittiye
getirilemezdi. Herhangi bir yasada değişiklik yapılacağında, o yasanın tamamı
değerlendirilerek, değişikliğin bütünlüğünü bozup bozmayacağı, o madde ile
ilgili değişiklikten önceki mahkeme uygulamaları ve Yüksek Yargı kararları
tartışılırdı.
Cumhuriyet
Senatosunun temel niteliği Yüksek Öğrenim gören seçilmişlerden oluşmasıydı.
Yüksek Öğrenim görmeyen kişinin senatör seçilmesi olanaksızdı. Burdur’un
Yeşilova İlçesi’nin Gençali Köyü’nden yoksul bir aileden çıkan Ekrem Kabay
1973-1979 arasında, en zor siyasal ortamda, Senatör olarak görev yaptı.
Bir eğitimci olarak
akla ve bilime dayalı, laik eğitimin savunucusuydu. Köy Enstitülerinin
kapatılmasına karşı; aynı düşüncedeki
arkadaşlarıyla birlikte ; Yeni Nesil Köy Enstitüleri Derneğini kurdu.
Ankara’da
Milletvekili olduğum sırada evinde ziyaretine gittim. Sağ olsun eşi Yüksel
Hanım; ne zaman gitsem konukseverliğinin altında ezilmişimdir. Akşam yemeğinde
ağırladı beni…Ekrem Ağabeyle, ben Milletvekili oluncaya kadar 39 yıllık siyasal
birlikteliğimiz vardı. O akşam geçmişteki siyasal hataları ve geldiğimiz
olumsuz koşulları konuştuk…
Prof
İsa Kayacan, bir yazısında anlatıyor: “Üç sayfalık “Bir Avuç
Süt” başlıklı bir anısı var sayfalara dökülmüş Ekrem Kabay hocanın. Burada
Hakkâri dağlarının yaradılış öyküsünden, Zap suyundan, o bölgedeki
sıkıntılardan, o bölgenin gerçek görünümünden ve bölge halkının insan
sevgisinden söz ediliyor. Kıtlığa rağmen, unutulmaz, sımsıcak anılardan
örnekler veriyor Ekrem Kabay hoca. Buradan:
- “Bana yüce insani duygularını sunan hanımefendinin hanesi okulun hemen
kenarındaydı. Basık evdi. Penceresi yoktu. Yerde hasır seriliydi. Eve ışık
bacadan giriyordu. Ocakta dışı tamamen kara, ağzı açık bir tencere içinde bir
avuç süt görünüyordu. O sütü ısıttı. Bir sofra altı serip bizi sofraya buyur
etti. Kocası ve çocukları varsa, evde yoktu. Belki bu bir avuç süt çocukları
içindi, kim bilir belki kocası için! Sofraya kendi eliyle yapılmış tandır
ekmeği de koydu. Kaşığımız var mıydı?, ekmeğimizi susak yaparak mı? yedik
hatırlamıyorum”… Türkiye’nin Zeri hanımları yetişin!! Bekleniyorsunuz.”
Heybetli haliyle
Burdur Senatörü Ekrem Kabay bizim için mertliğin, yiğitliğin, ahlakın,
dürüstlüğün sembolüydü.
Yaşamımda yapmacık olmayan
nezaketi en çok Ekrem Kabay’da gördüm. Bir şairin dediği “haddeden süzülmüş
nezaket” Ekrem Kabay nezaketiydi bizim için.
Uğurlar olsun Ekrem Ağabey, sen bu yoksul halka borcunu ödeyip giden ender
insanlardansın. Işıklar içinde uyu. Bize kattıkların için binlerce teşekkür
sana! İyi ki seni tanıdık, iyi ki yaşamında yer aldık…