Suriye’de Esad rejim güçleri ile muhalif gruplar arasında yaşanan çatışmalar, daha doğrusu vekalet savaşları yeniden başladı. İç karışıklıkların başlandığı andan itibaren defalarca el değiştiren bu topraklar kanlı bir mücadeleye sahne oluyor.

Heyet Tahrir Şam (HTŞ) liderliğindeki muhalif gruplar; Halep, İdlip ve Hama bölgelerini ele geçirdi. İşin garibi, “Suriye Rejim Güçleri, muhaliflerin baskısı ve saldırıları karşısında fazla bir varlık gösteremedi ve geri çekilmek zorunda kaldı. Ve beklendiği gibi Rusya devreye girdi ve muhaliflere hava saldırısı ile cevap veriyor. 

Rusya’nın, HTŞ’nin bu kadar sistemli, planlı bir saldırısını önceden haber alamaması düşündürücü ve garip geliyor.

Peki, bu HTŞ nereden çıktı? Bu örgüt, yeni kurulmuş ve kamuoyunun bilmediği bir oluşum değil. HTŞ, Nusret Cephesi’nin yani El-Nusra’nın yeni adı. 

El-Nusra da El-Kaide’ye bağlı büyük bir gruptu.

Fırat’ın doğusunda PKK uzantısı YPG/PYD’nin omurgasını oluşturduğu Suriye Demokratik Güçleri’nin (SDG) kontrolündeki bir “Özerk Yönetim” var. 

Bu yönetim ABD’nin himayesi altında bulunuyor. ABD, Suriye’deki bu çatışmalara ilişkin; “sahadaki askeri mevcudiyetini sürdüreceğini ve İŞİD tehlikesine yeniden vurgu yaptı.” 

Rusya’nın Esad rejimini korumaya yönelik hava saldırıları, ABD’nin YPG/PYD’yi himaye edeceği yolundaki açıklamaları göstermektedir ki; yaşananlar tam bir vekalet savaşlarıdır. Bunun anlamı, Suriye’de yalnızca yerel aktörlerin değil, küresel güçlerin de pozisyonlarının dikkate alınmasının gerekliliğidir.

Nereye Gidiyoruz?

Türkiye’de siyasal İslamcılar, Suriye’de HTŞ önderliğinde başlatılan bu operasyonları sevinçle karşılasalar da durum gözüktüğü gibi değildir. Halep ve Hama şehirleri Suriye yönetiminin kontrolünden çıktı diye Suriye Devrimi tamamlanacak ve Esad yönetimi devrilecek anlamı çıkmamalıdır. Unutulmaması gereken konulardan birisi de Türkiye’nin HTŞ’yi terör örgütü olarak kabul ederek yaptırım listesine almış olmasıdır.

Diyelim ki, Esad rejimi yıkıldı! ETŞ, devlet mi kuracaktır? İsrail’in kurdurduğu ve arkasında ABD’nin olduğu bilinen radikal İslamcı bir yapı olan HTŞ’nin devletleşmesine müsaade edilmeyecektir. 

El-Kaide gibi kullanılıp, yok edilecektir!

ABD için önemli olan İsrail’in güvenliği ve Ortadoğu petrollerinin kontrol altında tutulmasıdır. Suriye’de Esad güçleri ve ona yardım eden İran destekli Hizbullah’ın yıpratılması en çok kimin işine gelir? İsrail’in işine geldiği gibi ABD’nin de bölgedeki varlığını meşrulaştırmaya hizmet edecektir.

Bu durumda bölgedeki en önemli aktörlerden biri olan Türkiye ne yapacaktır? Türkiye’nin Suriye politikasının yanlışlığı, terör ve sığınmacı sorununun belirsizliği devam etmektedir.

Türkiye, Özgür Suriye Ordusu (ÖSO) içindeki pek çok grupla iyi ilişkilere sahiptir. Hatta kendilerine maaş bağlandığı ve lojistik destek verildiği iddia edilmektedir. 

Şimdilerde ÖSO, Suriye Milli Ordusu olarak isim değiştirdi. Özgür Suriye Ordusu, HTŞ’yi kendilerine daha yakın bir müttefik olarak görmektedir. Türkiye, siyasal İslamcıların gazına gelip muhaliflerin HTŞ ile yürüttüğü operasyonlara destek vermekten katiyetle kaçınmalıdır.

İsrail eski başbakanı Ehud Olmert’in Suriye ile ilgili bir açıklamasını dikkatlice okuyun: "Suriye'yi iç savaşa soktuk, çünkü Beşer Esad bizimle olma teklifimizi reddetti. Suriye’deki bütün terör örgütleri Esad’a karşı kuruldu ve bazı ülkeler komik bir şekilde bunun bir özgürlük mücadelesi olduğuna inanıyor.” 

Suriyeli muhalifler ÖSO-HTŞ-PKK-YPG-İŞİD-El Nusra hepsi Filistinlilere karşı İsrail’i destekliyor. Suriye’de çıkarılan iç savaşın özgürlük ile alakası yoktur. Bu iç savaş Amerika’nın ve İsrail’in projelerine hizmet eder.”

Türkiye hem Rusya hem de ABD nezdinde net mesajlar vermeli…Ne Esad rejimine ne de muhaliflere destek olmadığını açıklamalıdır. Suriye’nin toprak bütünlüğü Türkiye’nin yararınadır. “Dimyat’a pirince giderken evdeki bulgurdan olmayalım…”

Günün Sözü: “Ortadoğu’da bir yemeğe davetliyseniz ve davetli listesinde adınız yoksa bir de menüye bakın; muhtemelen menü sizsinizdir” demiştir.