Son birkaç gündür siyasette Tansu Çiller adı konuşulmaya başladı. Çiller dönemini yaşamış gazetecilerden biri olarak hafızamı tazeledim. Biraz da arşiv karıştırdım.

Hatırladığım önemli kararlardan birisi 5 Nisan kararlarıdır. Bir diğeri ise Gümrük Birliği Anlaşması’dır.

Sayın Çiller’in daha birçok olayına ve söylevlerine de şahit olduk. Döneminde PKK ile mücadele artmıştı. O tarihlerde görev yapan Özel Harekâtçılardan öğrenmiştim. Helikopterle dağlarda savaşan güvenlik kuvvetlerini ziyarete gelmiş ve talep edilen muharebe silahlarını, araç ve gereçlerini kısa sürede tedarik etmiş.  

Tansu Çiller’in kuşburnu çayı içerken basında çıkan haberleri, adeta promosyon olmuş, vatandaşlarca benimsenip, içecek listemize kuşburnu da dahil olmuştu. Bu arada eşi Özer Çiller’in bir gazetecinin serveti ile ilgili sorusuna ‘nenemin çıkınından’ dediği de hafızamızda kaldı.

Antalya Kemer’de yatırımları olduğu ve yatırım danışmanı bir emlakçısı olduğu konuşulurdu. Bence boşa konuşulurdu. Kişisel birikimlerini herkes gibi değerlendirmek bir başbakanın da hakkıdır. Bu konuda Sayın Çiller’e tanınmış bir hak olan örtülü ödeneği şahsi harcamaların da kullanıp kullanmadığı konusu, bazı siyasi rakipleri tarafından dile getirilmişti. O dönem Selçuk Parsadan adı hafızamızda kaldı. Bir generalin sesini taklit ederek para aldığı ortaya atılmıştı. Bu kişiye örtülü dönekten para aktarılıp aktarılmadığı çok tartışılmıştı.

Yine Tansu Çiller’in milletimize havayı fişeklerle gümrük birliği müjdesini verişi gözümün önüne geldi. Sanki bu anlaşma ile A.B. kapısı aralandı gibi bir algı oluşmuştu. 90’lı yıllardan beri A.B’ye girmenin yolunu arıyoruz. Tabii artık başımız Ortadoğu’ya ve Güneydoğu’ya dönmüş durumda. Gümrük Birliği’ne dâhil olmamızın ne getirdiği veya neyi alıp götürdüğü, çok tartışılmıştı.

Ekonomik dar boğazdan çıkabilmek için, aynı günümüzde olduğu gibi 5 Nisan 1994’te kararlar alınmıştı. Tarihe 5 Nisan kararları olarak geçti.  Hükümet, faiz oranlarını düşürmek amacıyla piyasaya yüksek miktarda para sürmüştü. Ama sıkıntı aşılamamıştı ve vatandaş son yıllarda olduğu gibi dövize yönelmişti. Piyasaya sürülen döviz, enflasyonu düşürmedi, aksine arttırdı. Dolar, birkaç ay içinde 5 misli artmıştı. Kararların bedelini her zaman olduğu gibi vatandaş ödedi. Ücretler düşürüldü, enflasyon üç basamaklı oldu. Memur maaşları donduruldu. Ekonomik krizi durduracağı söylenen paket tam uygulanamadı. Sonuçta hükümet 24 Aralık 1995’te erken seçime gitmek zorunda kaldı. Yani iktidarda kalma konusunda inat etmedi.

Gazetede bana ayrılan sütunu aşmamak adına daha birçok konuyu yazamıyorum. Evet bir dönemin Başbakanı Tansu Çiller başarılı mıydı, başarısız mıydı, yorumunu okuyucularımız yapsın isterim. Yazının başlığında belirttiğim gibi, 70’li yaşlardaki Tansu Çiller’in gündeme getirilmesi siyasi satranç mı, hangi ittifakın işine yarar, izleyip göreceğiz. Tansu Çiller’in geçmişte sağ partilerin oylarıyla seçildiğini dikkate alırsak, Çiller’in gündeme getirilmesini daha iyi analiz edebiliriz.

Hoşça kalın, siyasetle kalın.